Kitap Tanıtımı |
Kanuna uygun karar vermek için sadece Ceza ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerini bilmek yeterli olmamakta, başta Türk Ticaret Kanunu olmak üzere birçok özel Kanunu da incelemek gerekmektedir,
Kitabı hazırlarken 765 sayılı Türk Ceza Kanununun sahtekarlık suçlarıyla ilgili hükümleri ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun hükümlerini birlikte yorumlayıp değerlendirmeye çalıştık.
Zira 1.6.2005 tarihinden önce işlenen suçlar nedeniyle lehe olan cezanın belirlenmesinde 765 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri gözetileceği gibi sahtekarlık suçlarında ortak unsur olan kavramlarla ilgili (Örneğin; belgenin tanımı, aldatma yeteneği gibi) 765 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlükte olduğu dönemdeki açıklama ve yorumlar 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerinin uygulanmasında da geçerliliğini koruyacaktır.
765 sayılı Türk Ceza Kanununda sahtekarlık suçları 316-357. maddeleri arasında düzenlenmişti. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda ise 197-212. maddeleri arasında düzenlenmiştir. 765 sayılı Türk Ceza Kanununda "Mala Karşı Suçlar" bölümünde yer alan (m. 509) açığa imzanın kötüye kullanılması suçu da 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda "Kamu Güvenine Karşı Suçlar" bölümünde (m. 209) yer almaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununda sahtekarlık suçlarının, 765 sayılı Türk Ceza Kanununa göre daha az sayıda maddede düzenlenmesi uygulamada kolaylık sağlamış ise de 5237 sayılı Kanunun sahtekarlık suçlarına ilişkin hükümleri ile 765 sayılı Kanunun anılan suçlara ilişkin hükümlerinin özenli bir şekilde karşılaştırılmaması halinde kişi özgürlüğünün sınırlanması sonucunu da doğuracak nitelikte pek çok yanlış uygulamaya da neden olunacaktır. Kitabımızı hazırlarken titizlik gösterdiğimiz konulardan birisi de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 765 sayılı Türk Ceza Kanununun sahtekarlık suçlarıyla ilgili maddelerini karşılaştırmak olmuştur. Bu nedenle 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun sahtekarlık suçlarını düzenleyen maddelerinin altına 765 sayılı Kanunun ilgili maddelerini de yazdık.
Kitabımızın "açıklamalar" bölümünde bilimsel kaynaklardaki düşünceleri de yansıtmaya çalıştık. Zira öğreti ve uygulamanın, birbirlerini karşılıklı olarak etkileyen, birbirlerinden yararlanmak zorunda olan kurumlar olduğu gerçeğini göz ardı edemezdik.
Yargıtay kararlarının seçiminde ise en son uygulamaları yansıtan yeni tarihli kararlara öncelik vermekle birlikte halen geçerliliğini koruyan ve emsal nitelikte olan eski kararlara da yer verdik. |