Kitap Tanıtımı |
27 Mayıs döneminde Genelkurmay Başkanı olan Rüştü Erdelhun'un cuntayı deşifre eden günlükleri kitaba dönüştü. Geçtiğimiz 27 Mayıs'ın yıldönümünde Zaman Gazetesi'nin yayınladığı Erdelhun'a ait günlükler Gazeteci Mustafa Gürlek ve Fatih Uğur tarafından kaleme alınarak "50 Yıllık Sır" adlı kitaba dönüştürüldü. Kitapta Erdelhun'un günlüklerinin yanı sıra, karanlık döneme ışık tutacak tarihi bilgi ve belgelere de yer veriliyor. Kitaba göre Rüştü Erdelhun cuntacıların bulunduğu devlet mezarlığına gömülmek istememiş.
27 Mayıs 2012 tarihinde Zaman Gazetesi'nin dizi yazı olarak yayınladığı Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun'a ait olan günlükler 311 sayfalık "50 Yıllık Sır" adlı kitapta toplandı. Zaman Gazetesi Muhabiri Mustafa Gürlek'in bir yılı aşkın bir süre Erdelhun'a ait izleri bulabilmek için derin bir araştırmanın içine girmesiyle başlayan günlüklerde yolculuk, Erdelhun'un tutuklandıktan sonra yaşadıklarına kadar uzanıyor. Bugüne kadar yayınlanmış pek çok eserin bulunduğu kanlı 27 Mayıs'a Erdelhun'un 50 yıl boyunca akrabaları tarafından saklanan kendisine ait kırmızı bavulun ortaya çıkmasıyla darbenin saklı kalmış gerçekleri de gün yüzüne çıktı.
MUSTAFA GÜRLEK: 'KÜÇÜK BİR BİLGİ İÇİN GİTTİĞİMİZ ANKARA'DA BAVULLA KARŞILAŞTIK'
"50 Yıllık Sır" adlı kitap "Kabataş'tan 27 Mayıs Darbesi"ne uzanan bir yolculuk ile başlıyor. Türkiye'nin 10. Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun'un kırmızı bavulundan habersiz olan Gazeteci Mustafa Gürlek, araştırmasına Erdelhun Paşa'nın uzun yıllar yaşadığı Kabataş'taki Kader Apartmanı'nı ziyaret etmesiyle başlıyor. Gürlek, daha sonra yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Erdelhun'un 27 Mayıs darbesine ilişkin düşüncelerini ve hatıralarını bulmak için ilk önce Paşa'nın defnedildiği Cebeci Asri Mezarlığı'ndaki defin bilgilerine ulaştık. Paşa'nın en son yaşadığı yerin İstanbul Kabataş da Setüstü'ndeki evinin adresiyle defin işleriyle ilgilenen Turgut Sayarer olduğunu öğrendik. İlk iş olarak Paşa'nın yaşadığı eve gittik. Burada Erdelhun'un yanında uzun yıllar kapıcı olarak görev yapan Kiraz Abla isimli birini bulduk. Kiraz Abla'dan Paşa'nın kırık dökük hikayesini dinledik fakat asıl merak ettiğimiz darbeye ilişkin sorulara ise cevap bulamadık. Ardından Erdelhun'un defin işleriyle ilgilenen Turgut Sayarer'i bulduk. Sayarer, Erdelhun'un eşi Vasfiye Hanım'ın yeğeniydi. İlk önce ikna olmasa da 'Bizim için anlatacağınız en küçük bilgi dahi önemli' sözü üzerine görüşmeyi kabul etti. Sadece bir röportaj için gittiğimiz Ankara'da, Erdelhun'un darbeye ilişkin düşünceleri, tutuklandığı gün neler yaşadığı, Yassıada günleri ve yargı sürecindeki savunmalarını yer aldığı kırmızı bavul ile karşılaştık."
'ASKERDEN DEVLET VE HÜKÜMET EMİRLERİNE İTAAT ETMEKTEN BAŞKA NE BEKLENEBİLİR?
Kitapta yer alan en çarpıcı bölümlerden biri ise Rüştü Erdelhun'un Yüksek Adalet Divanı'nda yaptığı savunma. Erdelhun'un savunması adeta demokrasi manifestosu niteliğinde. Emekli Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun'un savunmasında demokrasi vurgusu yaptığı bölüm şöyle; "Askerlikte itaat ve disiplin ruhu esastır. Bunun haricinde devlete ve millete karşı koyacak bir askeri düşünebilmek benim için muhaldir. Vicdanınıza hitap ediyorum. Yüce Divan Başkanı ve üyeleri, sırf askerlik statüsünün bünyesine has bulunan kıymet ve hükümleriyle yetişmiş ve yalnız vatan müdafaasına matuf devlet ve hükümet emirlerine itaat etmek ruhundan başka her hangi bir kıymet veya prensiple yetiştirilmeyen ve öyle de olması lazım gelen biz askerlerden devlete sadakat göstermekten başka ne beklenebilir?"
ERDELHUN: 'BENİ AİLE KABRİSTANINA DEFNEDİN'
"50 Yıllık Sır" adlı kitapta Rüştü Erdelhun'un vasiyetine de yer veriliyor. Erdelhun'un öldükten sonraki gömülmek istediği yeri yakın tanıklarına dile getirdiği anlaşılıyor. Eski Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun'un kaleme aldığı notlarından oluşan kitaptaki ilgili bölüm şöyle: Erdelhun, 9 Kasım 1983 günü 89 yaşındayken Ankara'da hayata gözlerini yumdu. İddiaya göre kanser tedavisi görmüştü. 'Ağır hastalık' demişlerdi o günlerde. Hayatının son günlerinde GATA'da hizmet almıştı. Paşa, son yolculuğuna sessiz bir şekilde uğurlandı. Naaşı kendi isteği üzerine Ankara'da devlet başkanlarının ve devlet erkanının gömüldüğü Devlet Mezarlığı'na değil, Cebeci Asri Mezarlığı'na defnedildi. Bir rivayete göre, Genelkurmay'dan da ailesine Erdelhun'un Devlet Mezarlığı'na defni ile ilgili hiçbir teklif gelmemişti. Ancak yakın şahitlerin tespitine göre, Erdelhun cuntacıların bulunduğu Devlet Mezarlığı'na gitmek istememiş, 'Beni aile kabristanına defnedin' demişti. |