Kitap Tanıtımı |
İran, 20. yüzyılda iki büyük devrim, iki dünya savaşı, İran petrollerinin ulusallaştırılması, 1953 Ağustos Darbesi ve Irak'la yapılan uzun süreli bir savaş olmak üzere birçok olay yaşamış; bunların sonucu olarak da bağımsızlık ve demokrasi hareketi ile bu yüzyıldan çıkmıştır. Bu süre içerisinde Kaçar Monarşisi yerini Pehlevi Hanedanlığına, bu hanedanlık ise yerini İslam Cumhuriyeti'ne bırakmıştır.
Yüzyıl önce yasalara dayalı bir yönetimi vadeden Anayasal Devrim'in yarattığı kaosla 1921 Darbesi gerçekleşmiş ve Rıza Han'ın düzen ve disiplini zorla benimseten hükûmeti başa geçmiştir. 20 yıllık iktidardan sonra 1941 yılında Müttefik Birliklerin İran'a girmesiyle Rıza Han tahttan çekilmiştir; ancak bu durum yeni bir kaosa neden olmuştur. 1979 yılına gelindiğinde ise toplumun devlete karşı ayaklandığı 1979 Devrimi gerçekleşmiştir. Tek bir amaç vardır: Şah'ı devirmek ve devleti yıkmak. Bu durumun sonuçları: Yaygın ve yoğun bir sivil savaş, siyasi iktidarın İslamcılar tarafından tekelleştirilmesi, zulme uğrayanların ve inancını yitirmişlerin yaygın bir şekilde göç etmesi olmuştur.
Şimdi ise, 21. yüzyılda ülke, gelecekteki gelişimi ve dış ilişkileri açısından önemli yansımaları olan meseleler, tecrübeler ve sorunlarla karşı karşıyadır. |