Kitap Tanıtımı |
Türk kelimesi, Gök-Türk Devleti'nin yıkılmasından Jön-Türklerin kuruluşuna kadar yaklaşık 1200 yıl boyunca Türkler tarafından hiç kullanılmamış ve kelime adeta Türkler tarafından sürgüne gönderilmiştir. Osmanlı, İstanbul'un fethinden sonra Müslüman Roma İmparatorluğu idi.
Ziya Gökalp, Bu milletin yakın zamana kadar kendisine mahsus bir adı yoktu. Tanzimatçılar ona: Sen yalnız Osmanlısın. Sakın başka milletlere bakarak sen de milli bir ad isteme! Milli bir ad istediğin dakikada Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasına sebep olursun demişlerdi. Zavallı Türk, vatanımı kaybederim korkusu ile, Vallahi Türk değilim. Osmanlılıktan başka hiç bir içtimai zümreye mensup değilim demeye mecbur edilmişti derken son derece haklıydı.
1912 yılında Sebilürreşat dergisinde çıkan bir yazıda Türk kelimesinin kullanılması, dinsizlik, kafirlik sayılıyordu. 1913 tarihli Mecmua-i Ebuzziya dergisinin 94. sayısında, Bizim Türklüğümüz sembolizmden başka bir şey değildir. Bizler, yani Türkler Müslümanlık içinde erimişizdir. Türk falan değil, sadece Müslümanız deniliyordu. Üniversitede profesörlük yapmış olan Ahmet Naim, 1913 yılında yazdığı İslamda Dava-i Kavmiye adlı kitabında, Türke karşı savaş açmıştı ve Türkün geçmişini bilmesine, öğrenmesine lüzum ve ihtiyaç yok diyordu.
1919-1920 yıllarında şeyhülislamlık görevine getirilmiş ve ülkeden kaçmak zorunda kalmış olan Mustafa Sabri Efendi, Türke Türklük benliğini vermek isteyenleri soysuzlukla suçluyordu. Türkiyede İngiliz Muhibler Derneğinin kurucularındandı ve Kuvay-ı Milliye mensupları için ölüm fetvası da çıkartan da o idi. Mehmet Akif ise Türklükten söz eden Ziya Gökalp'a kaltaban sıfatını yakıştırıyordu.
Tespitlerimize göre Gök-Türkler'den sonra Ben Türk'üm diyen hükümdar sayısı yalnızca yedidir. Sultan Alpaslan, Harezmşah Muhammed, Timur, Babür, Hüseyin Baykara, II. Abdülhamid ve son Buhara hanı Said Alim Han. |