Kitap Tanıtımı |
Yunus Emre Hazretleri mutasavvife'nin büyüklerinden. Yaşadığı çağın mana liderlerinden olduğu gibi bugün de bize önder. Divanı bin yıla yakın bir süredir Müslümanların elinde bir aşk kitabı. Üşüdüğümüzde ısıtan, susadığımızda suvaran, bize davanın kültürünü öğreten bir kitap.
Öyle ki; O'nda söyleyen Kudret dilidir. Yoksa kendi deyimiyle, «Yunus'un söz nesi dür.» Nasıl ki, çok beğendiği Geyikli Baba için de aynı sözü söylemekte. Bu anlayışında da Yunus Emre'nin, ikilikten kurtulmak; Birliğe varmak vardır. Tabiî ki bu varış ilim ve irfan'da bir varıştır. Maddi bir vuslat değil.
Yunus Emre Hazretleri Tevhidi terennüm etmiştir. Divanı hakkında nesirce söylenecek tek söz budur. Yoksa O'nun şiirlerinin karşı sayfada açıklamasını vermek Divan şairlerine yapıldığı gibi O'nu anlamamak bir yana, şiiri dahi bilmemektir. Şiirde mana olmaz diye bir iddiamız yok. Fakat şiirin manası şiir cedir. O, şiir ikliminin ifade vasıtasıdır. Şiir, nesrin tükendiği yerde başlar. Şiir için bu tür açıklama tam bir sukuttur. Yürüyerek Güneş'e ulaşmağa çabalamaktır. Güneş'e uçarak gidilir ve giden dönmez; çünkü yanar. İşte aşk budur, yani pervane veş aşk od'una yanmaktır. O da uçmakladır. Ol menzile yürümekle varılmaz. Yayalar bu yolda yaya kaldılar. Yunus Emre Hazretleri ile okuyucunun arasına girmemek, O'nu gölgelememek için sıhhatli bilgi verip yorum ve değerlendirmeden sakındık. Hazreti, şiirlerine bıraktık. Şahsiyeti hakkındaki kısa bir açıklamamız ise yanlış anlaşılmaları bertaraf etmek, Haz-ret-i Yunus Emre ile okuyucuyu karşı karşıya getirmek, aradaki engelleri kaldırmak içindir.
Şiirlerin Ayet-i Kerime ve Hâdis-i Şerifler ile çok yakın alâkasını da yer yer belirttik. Son kısımda, Yunus Emre Hazretleri ile karıştırılan şairlerin şiirlerini de ekledik. Böylece Yunus Emre Hazretleriyle diğer şairler arasındaki büyük fark daha bir gün ışığına çıkmış oldu. Ve bir lügatçe ilâvesiyle kitap hitama erdi.
Bu arada önemli bir hususu da belirtelim: Yunus Emre'nin şiirlerine bu Bektaşî şiiri, şu Alevî şiiri deyip sunî bir ayıklamaya girişmek çok yanlış ve tehlikelidir: Cümle Sûfiyye Âl-i Aba'yı severler. Çünkü Haz-ret-i Ali (K.V.) Şah-ı Velayettir. Bu sevgi ifrata var dırılmadıkça güzeldir. Yunus Emre'de de Ehli-i Beyt sevgisi tabiî ki vardır. İşte bu sevgiyi ifade eden bir şiir Ehli-i Sünnet akidesine muhalif olmadıkça doğru bir sevgidir. Yeter ki Hazret-i Ali, Hz. Ebubekr, Hz. Ömer ve Hz. Osman'dan (radıyallahü anhüm) üstün tutulmasın. Bu sınıra kadarki sevgi ne kadar taşkın da olsa sevaptır.
Yorucu, yıldırıcı çalışmaları ve imkânların sınırlılığı sebebiyle uzun zamanı kapsıyan bir çalışma, elinizdeki eseri meydana getirdi. Bir Yunus Emre hayranı olarak beni tatmin etti. Artık siz ne dersiniz bilemiyoruz; ama tenkitlerinizle mükemmelleşeceği bir gerçek. Vesselam.
Hüseyin Arif |