Kitap Tanıtımı |
Bin yıldır tarihin bir kefesinde Türkler var, diğerinde Avrupa´nın tamamı. Bunun anlamı nedir?
Onlar bizim hakkımızda önyargılıdır da biz onlar hakkında değil miyiz? Aradaki fark nedir?
İnsanlık tarihi Rönesans´la mı başladı ki "uygarlık" deyince kendi uygarlıklarımız hiç gelmiyor aklımıza?..
Din, mezhep ve ırk savaşları Türklerin mi yüzkarasıdır, Batının mı?
"İnsan hakları mı" daha kapsamlıdır, "kul hakları" mı?
Neden onlarınki "işgâl"ken, bizimki "fetih"?..
Onlar elliden fazla ülkenin resmî dilini değiştirirken, biz bir tekine dahi dokunmuş muyuz?..
Kendi büyüklüğümüzü bilmezsek daha da küçülmez miyiz?
"Küreselcilik"; ülkelerin ulusal değerlerini gözden düşürerek hayat bulmaya çalışan yeni sömürgecilik anlayışından başka nedir ki?..
Eğer beyniniz ve ruhunuz işgâl edilmişse, ülkenizin işgâline gerek kalmaz. Çünkü zaten başkaları için çalışıyorsunuz demektir.
Eğer Türkiye´de Türklerden ve Türklükten söz etmek yürek işi olmuşsa, orası Türklerin ülkesi olmaktan bir miktar çıkmış demektir.
Eğer bir ülkede vatansever olmak kusur olmaya başlamışsa, bu durum daha da vatansever olmanızı gerektiriyor demektir.
Ve önemli olan; işbirlikçilerin ne yaptığından çok, öyle olmayanların ne yaptığıdır.
Batılılar ve içimizdeki uzantılarıyla hesaplaşmada beyninizdeki zincirler kırılacak; Batılılığı da, Türklüğü de yeniden düşünmeye başlayacak, yeni keşiflere çıkacaksınız.
Yeniden büyüyebilmek, büyük olduğunuzu tüm gerekçeleriyle kavramaktan geçiyor.
Elinizdeki kitapla salt bunu kavramakla kalmayacak; millî ihtirasla da tutuşacaksınız.
(Tanıtım bülteninden) |