Kitap Tanıtımı |
Sanayileşme olgusu, gözleneceği üzere potansiyel yığılımın, yeniliğe açılımların ve toplumsal dokunun biçimlenmesi, yaratıcı zekânın evrensel imaja yön vermesi açısından bir atılımdır. Bu açıdan bakıldığında, Türk toplumunun kıtalar arası hareketliliği, göçler ve uygarlıklar çatışması yönünden önemli bir değişim süreci vardır. Bu oluşum, insanlarımıza toplumsal hareketlilik kazandırmış, yaşadığı evreni tanıma, yeni bir şeyler meydana getirerek yaşam tarzını zenginleştirme ve kuşaklar arası ilerleme ufkunun açılımını sağlamıştır.
Sosyoloji tarihimizde, 19. yüzyılda başlayan ve Ziya Gökalp, Mehmet İzzet ve benzeri düşünürlerimizle tedricî adımlarla yürüyen sosyoloji bilim dalımız, ne yazık ki sanayi sosyolojisi alanında istenilen bir düzeye gelememiştir. Kuşkusuz bu süreçte toplumsal tarihimizin irdelenmesi ve sosyoloji disiplinine gecikmiş olmamız önemli rol oynamıştır.
Sanayi sosyolojisi, gözleneceği üzere bir toplumda ekonomi ve sanayileşme alanında yürütülen girişimlerin ötesinde, insanlar arası ilişkiler sistemi, zenginlik-yoksulluk kültür koduna dayalı sınıflar yapılaşması ve sosyal örgütlenme biçimleri tarzındaki oluşumları da gözden uzak tutamaz. Bu nedenle, araştırmamız boyunca bu nirengi noktalarına gereken bağlantıları göstermiş bulunuyoruz. Böylece, Türk Sanayi Sosyolojisinin bir prototipini okuyucularımıza sunmakla mutlu olduğumuzu belirtmek isterim. |