Kitap Tanıtımı |
Karaca paşa ve yanındaki kırk yiğit , durup dinlenme bilmeden sabaha karşı Rumeli'ye geçtiler.Hiç birinin ağzını bıcak açmıyordu.Herbiri adeta burnundan soluyordu.
İçlerine doğmuştu vahşetin büyüklüğü... Karaca Bey bir dağ tepesinde durdu ve etrafı dinledi,ses yok...Biraz bekledi,belki bir ezan sesi duyarım diye ama boşuna...Sonra askerlerine dönüp;
-Eyvahhhhhhh, dedi!... Korktuğumuz başımıza gelecekgaliba.Buralarda sanki hiç müslüman kalmamış gibi. Şu ana ezan vaktidir, uyanma zamanıdır ama... Son sözünü tamamlayamadı ve otrup ağlamaya başladı.Kırk yiğitde gözyaşı döküyordu.İçlerinden birisi kendini toparlayıp;
-Paşam dedi.Oturup ağlayacak vakit değildir.Gün doğmadan namazlarımızı kılalım ve yeni bir vahşet olmadan tedbirlerimizi alalım Karaca Bey başını doğrulttu.
-İyi dersin de yiğidim dedi.Buraların hesabı bizden sorulur.Bizler buraları yalnız bırakıp gitmememiz lazımdı.
Biz ne yaptık, yeni müslüman olmuş kardeşlerimizi yüz üstü bırakıp gittik.ben bu gafletime ağlarım.Onların hesabını nasıl veririm ben. |