Kitap Tanıtımı |
Mevlana Bedri Mirti şöyle yazıyor: “Sakalın tıbbi yönüne de bir göz atalım... Eski tıp, daha baştan erkek için sakalın bir ziynet olduğuna, boyun ve sine için bir koruyucu olduğuna karar vermiştir. Keza bugünkü tıp ehli de aynı neticeye ulaşmıştır. Nitekim bir doktor şöyle yazmaktadır: “‘Yüze sık sık ustura vurmakla göz damarları etkilenir ve görme gücü gitgide zayıflar.’Başka bir doktor şöyle yazmıştır: ‘Uzun sakal, sağlığa zararlı mikropları tutarak, boğaza ve sineye ulaşmasına mâni olur.’Bir başka doktor şöyle yazmaktadır: ‘Eğer sakal tıraş etme âdeti yedi nesil devam edecek olursa, sekizinci nesil sakalsız (köse) olarak ortaya çıkar. Bunun manası şudur: Her nesilde madde-i meniyye (sperma) gitgide azalır, sekizinci nesilde tamamen yok olur!’ (...)Bakınız, Dr. Charles Humer, sakal kesmeyi, yüzü kel bırakmayı, modaya köle olmayı ‘kadın hasleti’ olarak beyan etmiştir. Ona göre, erkeğin bağımsızlığı, şecaati, kabiliyeti, cesareti, erkeklik özellikleri ve ziynetinin dayanak noktası sakaldır. O, sizin nezle ve gribe müptela olmanızın sebebini, sakal kesme alışkanlığınıza bağlamaktadır.” (Muhammed Zekeriyya Kandehlevi, Sakal Risalesi, s. 59-63.) (Tanıtım Bülteninden) ) |