Kitap Tanıtımı |
Gökyüzünde dağılmış bulutlar, hafif esen rüzgâr, mezarın mermerinin verdiği soğuklukla birleşince, Sami'nin yorgun bedeni, saatlerin nasıl geçtiğini anlamadı. Sami, gözlerini belli bir saat sonra açtı, kendinde bir rahatlama hissetti, sırtındaki yükler inmiş, hayat ödevleri yırtılmış, hedefler kaybolmuş gibi gözleriyle boşluğa baktı. Sami, mezarlıktan sendeleyerek evin yolunu tuttu, eve vardığında, nedense içindeki his, Yasemin'i, aramasını söyledi. Sami, ses tonunu, vedalaşmaya hazırlanan bir hüzünlü yolcu tonlamasıyla, konuşmaya başladı: ‘'Yasemin hanım nasılsınız iyi misiniz?'' dedi. Yasemin, telefonda Sami'nin, sesini duyunca; uzaklara doğru giden Akdeniz rüzgârlarının bedenini sardığını hissetti : ‘' İyiyim. Siz nasılsınız?'' dedi. Sami, hemen bu işi nihayete erdirmeyi düşündü. (Tanıtım Bülteninden) ) |