Kitap Tanıtımı |
Tanrı, sizden cehennemin etrafında diz üstü çökerek son bir defa tefekkür etmenizi isteyecektir. Kurukahve ticaretiyle uğraşan, aşkı Bogota’da bir Arap kızında bulan zengin bir koleksiyoner… Afganistan’ın sarp vadilerinden Batı Avrupa’ya göçmenleri getiren eski bir savaşçı-rehber… Gecenin en zifirî karanlığında, kâgir Meriç Köprüsü’nün ortasında, koni biçimli tepesinde silinmeye başlamış güneş sembolü bulunan Seyir Terası’nın dikdörtgen taşlı duvarına yaslı, takım elbiseli, otuzlarının başında, kafasına tek kurşun sıkılmış bir adamın soğumaya başlamış cesedi kısık gözlerle nehrin kıyısındaki köknar koruluğuna bakmaktadır. Görgü tanığı koruma, uzaktan kapüşonlu, atletik birinin iri, soğuk, siyah gözlerle kendisine baktığını ama hava çiseli olduğu için görüntüyü netleştiremediğini söyler. Tek tanığı bir şeyler saklayan Başkomiser Tuğrul, katilin nefesini ensesinde hissedecektir… (Tanıtım Bülteninden) ) |