Kitap Tanıtımı |
Bir çay demleyelim...
Önce su eklenmeli çaydanlığımıza. Usulca yakalım ocağımızı. Su, özü itibariyle temizlemekteyken bedenlerimizi, çaya vesile olduğu her saniye arındırmakta ruhlarımızı...
Suyumuzu kaynatmadan çayımızı demleyemeyiz. Demliğimizi hazırlıyoruz bu aşamada. Çayın işlem görmüş yapraklarından gelen o tozlu koku... Ruhlarımıza işliyor. Ellerimiz dert görmesin.
Bardaklarımızı düzelim tepsimize. Bir de kavrulmuş bir İstanbul simidi olsa; değmeyin keyfimize.
Suyumuz ocağın etkisiyle baloncuk baloncuk kaynıyor. Çayımız demini almaya hazır. Yeşil tomurcuğun yaprak yaprak simsiyah çay oluşunu düşünerek sıcak suyumuzu demliğimize ekliyoruz. İlk başta çok açık bir kızıllık yayılıyor.
Dakikalar sonra kıpkırmızı kesiliyor, mübarek. Hz. Âdem'in cennetten kovuluşunun gözyaşı oluveriyor. Ve âşıklara mey olup sunuluyor.
Hüzne bir dokunuştur ince belli bardaklar.
Bir yudum çekmek ile kalp ve beden rahatlar..
Ilık bir meltem misali ruhu bir başka okşar..
Dağılır hep kahırlar, çetrefilli dağdağalar.
Uzat sen de elini dost kokulu bir çaya.
İster demi çok olsun, istersen de bir damla.
İksiri içindedir, benzer tavşana kanla..
Yudum yudum afiyet olsun içen her cana.''
Buyurun çayımız demini almak üzere! |