Kitap Tanıtımı |
Ölüm... Tek nefeste söylenen bir kelime. Soğuk, ürkütücü...
Hepimize uzaktır şöyle bir sorsak. Dilimiz ?Yok canım olur mu öyle şey? Gayet yakın." dese de, kalbimiz ?Henüz erken." der. Hayat bir yolculuktur ve yolun başka bir kapıya açılan yerinin nerede hangi yaşta, hangi olayda, hangi zamansızlıkta bize geleceğini bilmeden hep yolun o ucu bize çok uzakmış gibi yaşarız. Ne doğarken ilk nefesinden sonra son nefesini veren masumiyet simgesi bebekleri düşünüp tefekkür eder ne de aniden kalp krizi ya da beklenmedik bir trafik kazası geçirip yirmili, otuzlu yaşlarda o kapıya ulaşan insanları düşünüp ölümün zamansızlığını algılarız. Oysa biliriz ki; ?Küllü âtin garîb" yani ?Her gelecek yakındır.". Tıpkı ölümün nefesinin soğukluğu dâima ensemizde olduğu gibi. Ancak korku yok! Çünkü şüphesiz bir gerçektir ki; ölüm bir idâm-ı ebedî değil, saadet-i ebediyeye açılan bir kapıdır ehl-i îman için. İşte o vakit korkumuz izale olur. Ölüm Şeb-i Ârus olur.
Ölümle küs yaşamaya alışkın benliklerimize ölümü düğün günü olarak kabul ettirmek elbette ki o gerçeği tüm hakikatiyle kabullenip o anın zamansızlığı ve sonrasını düşündürmek hayli zor olacaktır. Fakat doğumla beliren her başlangıç aynı zamanda bir başka başlangıç olan ölüme atılan adımı temsil etmektedir.
Mademki bir an şaşmaz ölümün vakti. Mademki biz daha doğmadan tayin edilmiştir mevt-i hakiki. Öyleyse en büyük marifettir son nefeste Azrail'e tebessüm edebilmek.
40 ölümlü birleşti, size hayattaki tek hakikati takdim etti. Barışmamız gereken ölüm üzerine gönüllerinden süzülen samimiyet kokularıyla mürekkebe dökülen kırk hikâye sundu satırları okuyacak tüm ölümlü gözlere ve ne zaman duracağını bilmeden atan kalplere.
Yine büyük bir zevkle okunacak eser, siz kıymetli okuyucularımızın gönüllerine sunuldu. İyi okumalar bu dünyanın fânileri, Maverânın bâkîleri... |