Kitap Tanıtımı |
"Kafkaslarda bulunan Türkiye ile birbirinden çok farklı nedenlerle ya yakın dost veya amansız rakip olan güney Kafkas ülkelerinin ve kuzeydeki bölgelerin yakın dönem iç ve dış siyasetini Türkçe ve yabancı dilde yazılmış ana kaynaklara dayanarak etraflı ele alan bu kitap her kütüphanede bulunmalıdır."
-Prof. Dr. Kemal H.Karpat, Wisconsin Üniversitesi-Madison, ABD-
Bu kitap Kafkasya'nın, Sovyetler Birliğinin yıkılmasından sonra kurulan yeni dünyada yer alabilmek ümitlerini ancak bu ümitlerin sonu gelmeyen entrika, çatışma, kan ve gözyaşına yeniden nasıl kurban gittiğini etraflıca izah etmektedir. Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ve Kuzey Kafkasya'nın geçirdiği zorlu siyasi tecrübe, tarihi hatırlatmalarla beraber gerek kendi içerisinde ve gerekse bölgesel ve küresel ölçeklerde önemli saptamalarda bulunarak araştırılmıştır. Bölgedeki etken unsur olan Rus nüfuzu, bölgeye taraflı ve çarpık bakan Batı ve yine bölge istikrarı açısından olumsuz hareket eden İran politikalarının zaten kendi içerisinde türlü sorunları ve çarpıklıkları taşıyan Kafkasya'yı nasıl sorunlar yumağı haline getirdiği açıklanarak bütün bunlara mukabil Türkiye'nin dengeleyici siyaseti bu kitapta etraflıca değerlendirilmiştir. Büyük gelecek vadeden Azerbaycan, Rus destekli Ermeni saldırganlığı sonucunda gerek siyasi istikrarını ve olgunluğunu ve gerekse de toprak bütünlüğünü kaybetmiştir. Buna mukabil Rusya'nın, Batı'nın ve hatta İran'ın desteklediği Ermenistan, dış desteğin ve diasporanın gücüyle aşırılığı siyasetinin merkezi haline getirmiş fakat bir devletin sağlaması gereken asgari koşulları yerine getiremeyen ilginç bir devlet modeli haline gelmiştir. Adeta bir mafya tarzı örgütlenmeyle çalışan Ermeni devlet mekanizması ihtiraslı siyasetine rağmen kendi öz nüfusunu bile elinde tutamamış, gençlerini gurbete yollayan Ermenistan'ın kaderi yaşlıların ve kadınların çoğunlukta olduğu bir nüfusa emanet edilmiştir. Gürcistan'daki çatışma ortamı ise Sovyetlerin yıkılmasıyla başlamış ve hala da sonlandırılmış değildir. Ülkedeki etnik farklılıklar, yükselen aşırı Gürcü ve etnik grupların milliyetçiliği ülkeyi adeta kan banyosuna çevirmiştir. Bölgede Rusya'ya kafa tutan fakat Batı'dan da gerekli yardımı alamayan Gürcistan parçalanmaktan kendisini kurtaramamış ve siyasi krizler adeta birbirini izlemiştir. Kuzey Kafkasya ise kendi kimliğinin peşine düşmüş baskı altındaki kimliğini, kültürünü ve siyasetini özgürleştirmeye çalışmıştır. Bu süreçte Kuzey Kafkasya tarihinde sıkça yaşadığı göç, sürgün ve katliamlardan kendisini yine kurtaramamıştır. Kuzey Kafkasya'nın direniş sembolü olan Çeçen mücadelesine Ruslar son vermiş ve Putin dünyadaki 11 Eylül algısını kullanarak Kafkasya'daki direnişçileri dünya kamuoyuna ayrılıkçı, aşırıcı dini teröristler olarak lanse etmeye çalışmıştır. Rusya'nın bütün önleyici çabasına rağmen Kuzey Kafkasya hala Rusya'nın bütünlüğü için en ciddi tehdidi oluşturuyor. Özetle elinizdeki kitap Kafkasya'nın anlaşılması zor siyasi şartlarını ve çatışma kültürünü okuyucuya geniş ve bütünleyici bir kapı açarak sunuyor.
(Tanıtım Bülteninden) |