Kitap Tanıtımı |
Gazzâlî öncesi tasavvuf Ehl-i sünnet kelamının tesirindeydi. Bunun neticesinde İlâhî isimler sadece insanın ahlâkıyla sınırlı olarak ele alındı. İbnü'l-Arabî'yle birlikte İlâhî isimlerin varlıkta özne olduğu yeni ve kapsamlı bir anlayış gelişti. Bu anlayışa göre İlâhî isimler âlemin varlık sebebi olduğu gibi insan da İlâhî isimlerin karşısında mutlak anlamda edilgendir. İnsan, ahlâki kemâle ulaşma sürecinde İlâhî isimlerin varlıktaki sonsuz tecellîlerini tanır. Mesela kabz(gönülde daralma, darlık) ve bast(gönülde genişleme, saadet) sadece sâlikin yaşadığı iki hâl olmaktan çıkarak tüm varlığı anlamanın anahtarı hâline gelir. Bütün varlık Allah karşısında kabz ve bast hâlini yaşar. İnsan seyr ü sülûk esnasında herkesin yaşadığı fakat fark etmediği bu durumu idrak eder. Elinizdeki kitap, İbnü'l-Arabî'nin İlâhî isimler üzerindeki izahlarını içermektedir, Fütûhât-ı Mekkiyye'nin 8 ve 9. cildinde bulunan 118-124. kısımlar ve 189-199. bölümleri içermektedir. Fütühat'ın pek çok yerinde İbnü'l-Arabî İlâhî isimler meselesine döner ve onları geleneksel anlayıştan farklı bir bakış açısıyla izah eder. En özel anlamıyla Fütûhât-ı Mekkiyye'yi bir Esmâ-i hüsnâ şerhi kabul edebiliriz. |