Kitap Tanıtımı |
Romanları ve öykü kitaplarının yanı sıra deneme ve incelemelerini de yayınladığımız Tahsin Yücel, ilk kez yayınlanan Göstergeler ile yine okuruyla buluşuyor. Kitabın başlığıysa, Yücelin başından beri ana uğraş edindiği alana bir selâm niteliğinde. Göstergebilim, çağdaş dünyanın metin okuma çabası sayesinde oluşturduğu bir bilim alanı.
Elbette insanlar yirminci yüzyılın ikinci yarısında kurulmuş ve tüm uygar dünyada şaşırtıcı bir hızla gelişmiş göstergebilimi beklemedi; bilim de, felsefe de, yazın da göstergeleri doğru çözümlemenin yollarını araştırır çünkü öncelikle. Tahsin Yücel bu kitabında, göstergebilimsel yöntemleri kullanarak, birer gösterge niteliği gösteren popüler kavramları incelemeye başlıyor. Descartesın düşünüyorum, öyleyse varım sözünden yola çıkarak, önyargıların düşünce dünyamıza etkilerini, değişim ve dönüşümün zorunluluğunu anlatıyor. Popüler kültürün araçları tarafından yaşamımıza sokulan sözlerin, nesnelerin ve başka göstergelerin çözümlemesini yapıyor.
Roman sanatı da Tahsin Yücelin sürekli ilgilendiği konulardan. Roman kavramı üzerine giriştiği denemelerde Yücel, bu yazınsal türün tarihsel gelişimi ile ülkemizde son yıllarda artan roman sayısı konusuna da değiniyor. Ardından halk masallarından Türk halk kültürünün öbür göstergelerine; Karagözden Ortaoyununa, Melih Cevdet Andayın şiirinde uzam ve zaman konusundan çağdaş dünya yazarlarının yapıtlarının incelenmesine Yücelden yoğun, derin, bir yanıyla yine ironik denemeler geliyor.
Göstergeler, sıkı okurlar için kaçırılmaz bir fırsat.
İşte Yücelin zaman zaman açık politik çözümlemelere yer verdiği Göstergelerinden bir alıntı:
Ama bugün, şu XXI. Yüzyılda, küreselleşme adıyla özetlenen amansız anamalcılık çok daha güçlü ve çok daha dolaysız bir sömürü biçimiyle tanıştırıyor bizi: yalnızca işçileri, çocuklarını, eşlerini, yalnızca her türlü bireyi sömürmekle kalmıyor, koca ulusları, koca ülkeleri bile alıyor kıskacına, bir daha belini doğrultamayacak, başını kaldıramayacak biçimde kendine bağlıyor, öğretimden tarıma, ulaşımdan giyime, her şeye kendi damgasını vuruyor, bunu da Irakta olduğu gibi silah zoruyla yapmıyor her zaman, gene Marxın deyimiyle, değeri bulunmasa da bir fiyatı bulunan şeyleri: bilinçleri, onurları satın alarak yapıyor. |