Kitap Tanıtımı |
Anılarımızı, hayatlarımızı kilitlediğimiz, açılmasın diye üstüne bastırdığımız, içerde en içeride kaç tane sandığımız vardır? Bir mi? Beş mi? Yüz mü? Esmer’in de çoktu bu sandıklardan küçücük bedeni kaldıramıyordu. Ruhu kanıyordu, eziliyordu altında. Yeniden var olmaya çalıştıkça dibe çekiyordu ağırlıkları, Çırpındıkça batıyordu. Hayatın çizdiği kıvrımlı yollar onu oradan oraya savuruyordu. Kaç kez düşülürse bu hayatta o kadar düşmüştü. Her şeyden habersiz ağlamaktan başka yol bilmem ki diyen Esmer gözyaşlarından var olacaktı. Artık annesinin kundakta bıraktığı sahipsiz, kimsesiz, sığıntı laflarıyla kimliğini oluşturmuş. Kıvrımlı yollarında uğradığı haksızlıklara boyun eğen, kendini suçlayan Esmer olmayacaktı. Hayatını çalanlardan alacağı yaşanmamışlıkları vardı. Bilinenin aksine bu hayatın dimdik duranlarla, kendine inananlarla bir işi yoktur. Kendimize inandığımız, sızlanmaktan vazgeçtiğimiz ve varoluş amacımızı bulduğumuz zaman kendi kimliğimizi kendimiz oluştururuz. Bu zamana kadar biriktirdiği sandıklardan birer birer kurtulan Esmer’in hikayesini okurken kendi sandıklarınızın da kayboluşuna şahit olacaksınız. Ağlamanın kendine inanmanın büyük mucize olduğuna inananlar kulübüne hoş geldiniz. İlk adımınızı dokunduğunuz bu kitapla attığınız kulüpte kurtulduğunuz yüklerinizin hafifliğiyle devam edeceksiniz. (Tanıtım Bülteninden) ) |