Kitap Tanıtımı |
Türk Devletlerinde zirve her zaman dumanlı olmuştur... Kavgası da eksik olmaz o dumanlı tepelerin... Post kavgası, taht kavgası, hanedanları bile birbirine düşürmüş.. Evlat babayı, baba oğulu, kardeş kardeşi siyasî istikbâl hırsına kapılarak gözünü kırpmadan öldürebilmiştir.. Sonunda Osmanlı, veliaht dışındaki şehzadelerin katledilmesini bir çözüm diye kanunlaştırmak zorunda kalmıştır. Cumhuriyetimize gelinmiş, Atatürk tam onbir suikastin tehdidine mâruz kalmış... İnönü-Bayar kavgasının politikayla çözülemeyen düğümü, Menderes´in boynuna geçirilen ilmikle son bulmuş, 12 Martlar, 12 Eylüller, Devletin zirvesinde kan ve göz yaşı olurken, demokrasi yaralanmış. Zirve sisler, puslar, karanlıklar ve dumanlarla boğulmuştur. Şimdilerde ise kavga, işe silah karıştırılmadan sürmektedir. 90´lı yılların parti ve lider enflasyonu günlerindeki zirve kavgası; siyaset üretmeden çok, onur, kişilik ve enerji tüketme biçiminde sürüp gitmektedir. (Kitabın Girişinden) |