Kitap Tanıtımı |
Arkeolojinin bulup çıkardığı eserlerin göz zevkimize hitap eden görüntülerden ibaret olmadığını bilmeliyiz. Onların her birinin kendine göre bir hikayesi vardır.
M.Ö. 3. Binde, Sümer ülkesinde, Erken Hanedanlar ve sonraki 3. Ur Sülalesi çağlarında, birbirlerinden bağımsız küçük siyasi birimler oluşturan kent devletleri, kendi kudret ve güçlerini kanıtlamak için, Güney Mezopotamya`nın düz ovalarında, büyük dağlara öykünürcesine Zigguratlar inşa etmeye başlamışlardı. Daha sonra Babil dönenimnde inşa edilen Zigguratlarda zorla çalışmak mecburiyetinde bırakılan İbrani halkı ve peygamberleri için bu yapılar sadece kargaşa ve kaosu ifade etmişlerdir. Oysa Zigguratlar kent halkına hükümdarlar ve ruhbanlar tarafından birlik ve dayanışmanın simgesi olarak bildiriliyorlardı. |