Kitap Tanıtımı |
İş hukuku okumak üzere Fransa´dan Amerika´ya doğru bir transatlantikle yola çıkan bir Fransız delikanlı: Arthur. Ellili yıllar. Yoksul kırsal kesimden gelen oğlunun toplum içinde yukarılara tırmanması için yanıp tutuşan annesi, onun zenginler ve ayrıcalıklılar kulübüne katılmasını dört gözle beklemektedir. Oğlunun başarılı bir öğrenim yaşamı olduğunu düşleyerek, mutluluk içinde ölür. Ne var ki, onun duygusal başarısızlıklarından haberi olmaz. Oysa bu başarısızlıklar, Arthur´ün eğitimde gösterdiği başarıları gölgede bırakacaktır. Brezilyalı Augusta ile olan ilişkisi, altından kalkamadığı bir bozgun olur. Elisabeth´ten aldığı dersin açtığı yara yirmi yılda kapanacaktır. Gizli tutulmuş aşkların öyküsü, bir yanlış anlaşılmalar dizisinden başka bir şey olamaz. Augusta, Elisabeth ve Arthur da bu yazgıdan kurtulamazlar. Ne var ki, alınan bu yaraların zaman içinde deneyim kazanılarak iyileştirilmesi insanı sonunda mutlu kılmaya yeter. Michel Don, Zenginler Sofrası yayımlandığında şöyle demişti: "Benim sermayem geçmişimdir. Bu geçmişe sürekli el atıyorum. Öyle ki, günün birinde beş parasız kalabilirim." |