Kitap Tanıtımı |
Zagros Frank’a manidar bir bakış attı ve konuşmasına devam etti... -Micheal Jackson mesela... Ömrü boyunca beyaz adam olmaya çalışsa da nereden geldiğini ele veren ayak tabanlarında siyahlıklar vardı hala... İnsan, derisinin altında ne ise gerçekte de odur... İnsan, rüyasında hangi dili konuşuyorsa aslı da odur. Arkadaşlarımla Türkçe konuşabilirim. Fakat rüyalarım hep Kürtçe... Durum böyleyken, kendimi nasıl inkar edebilirim ki? Nasıl bir beyazım diyebilirim ki? Estetiğe gerek yok. Ben böyle iyiyim. Bu yüzden hiç kimse benden başka bir kimliğe bürünmemi beklememeli... Zagros bir an sustu... Daldığı boşlukta acı şeyler hatırlamıştı... -Her şeye rağmen bu ülkeyi çok seviyorum be Frank. Neyse, bu konularla moralimizi bozmayalım. Dur, bak ne diyeceğim. Bana biraz Somalice öğretsene. -Somalice? -Evet, Somalice... Mesela Somalicede “Nasılsın” ne demek? -Sida aad ku samayn… -Ne? -Sida aad ku samayn… -Sssiiiidaa ad… Gerisi neydi? -Ku... -Ku... -Samayn... -Samayn... Sida aad ku samayn… -Evet. -Sida aad ku samayn… Zagros, Somalice konuşurkenki telaffuzuna güldü. -Bu nasıl zor bir dilmiş öyle... -Sizde 'Nasılsın' ne? -Çavani... -Çavani? -Evet, ama genizden söylemen gerek. Bak şöyle... Ça...Va... Ni... Bu kitapta, Somalili kol saati satıcısı bir zenci ile kaçak sigara satıcısı bir Kürt’ün İstanbul’da başlayıp Hakkari’de devam eden trajik hikayesini okuyacaksınız... (Tanıtım Bülteninden) ) |