Kitap Tanıtımı |
Gizel sessiz beyazlığın u?zerine çöktu?ğu?nu? hissediyor, u?stu?ndeki yu?k gittikçe daha da ağırlaşıyordu. Ruhu sıkıştı, göğu?s kafesi kalbini ezecekti. Babaannesinin onu görmeden gidişine dayanamadı, içindeki acı bedenine sığamadı Gizel'in. Omurgasından çatırdamaya başladı bedeni; kemikleri birbirinden ayrılıyor, derisi yırtılıyordu. İkiye ayrılan göğsu?nu? dehşet içinde izliyor ama acı duymuyordu. Yarılmış göğsu?nu?n içinden su sarmalına dönmu?ş bir şeyin yukarıya doğru çıktığını gördu?. Su sarmalı hızla dönerek çözu?ldu? ve kelebek kanatları olan bir ata dönu?ştu?.
At görkemli kanatlarını karları uçuşturarak çırptı ve Gizel'i dansa davet edercesine başını eğerek ayaklarının önu?nde durdu. Gizel'in bedeni yeniden bir bu?tu?n haline dönu?ştu?, içinden çıkan canlıya bakmaktan kendini alamıyordu. Durup her ayrıntısını incelemek istiyordu ama bir yandan da u?rku?yordu. Gizel'in kararsızlığını babaannesinin yankılanan sesi sona erdirdi; "Senden olanı yabancılama, onu bil! Bil ki sana kanat olsun, bilmek sende kök salsın." |