Kitap Tanıtımı |
Dünyadan uzakta olmak ve yine de onun sokaklarında yürümektir yalnız olmak... Kaynak sularıyla eriyen karlarla dolu, gürültülü bir derenin yanında, patikada yalnız başına yürümek, o yalnız ağacın güzelliğinde yalnız olduğunun farkında olmaktır. Hayal kırıklıklarının acılarıyla ifade edilmemiş yalnızlık, sokaklarda yürüyen o adamdır, o kadındır, o çocuktur. Hüzün, o yalnızlığın hareketidir. İnsanlar aynaya baktıklarında camın arkasında kendi görüntülerini görürler. Bu görüntü, parlak yüzeyle karşılaşan ve geri sıçrayan ya da yansıyan ışınları yansıtır. Özdemir Asaf’ın da dediği gibi, “Yalnızın odasında ikinci bir yalnızlıktır ayna.”Yazar Ahmet Türkoğlu, Yalnızlığın Ağır Kokusu’nda ayna olmuş okurlara… Ötekilerin resmini kendi yüzüne yapıştıran yazar, edebiyattaki yalnızlığı bu kez “öteki” nin görüntüsünde bizlere yansıtıyor. Yalnızlığı herkes yaşayabilir. Ancak yalnızlığı deneyimleme şekliniz bir başkasından farklı olabilir. Bazı insanlar yalnız olabilir ve yalnız hissetmeyebilir, bazıları ise insanlarla çevrili olabilir ve yalnız hissedebilir. Kendinizi yalnız hissettiğinizde bu dünyada kendinizi güvende veya kabul edilmiş hissetmezsiniz. Kimsenin sizi görmediği veya kimsenin sizi ve duygularınızı umursamadığı izlenimini edinebilirsiniz. Yalnızlığın Ağır Kokusu’nda bazen bir kadın, bazen bir adam, bazen bir çocuk olarak çıkıyor karşımıza yalnızlık ve yazar, okura sesleniyor, “Bu dünyada seni gören kimsenin olmadığını sanıyorsan yanılıyorsun…” (Tanıtım Bülteninden) ) |