Kitap Tanıtımı |
Pusula
hani çobanıydım
simsiyah saçlarının
hani umursamazdık ya
ellerimizden kayarken hayat
bana mısın demezdik
papatya tarlalarını yalayan rüzgara inat
bir anlık hevesti kursağımızda zaman
kırlaşan saçlarımız kaldı geriye bizden
bir de kırışık çehremiz
geçerken serden güzelliğimiz
neler kaçırmışız meğer habersiz
bir nefeslikmiş geçen günlerimiz
mesnevi'ye varınca el ele
divan'da hayat bulduk tambur ve ney'le
ah bir 'ben' olaydı yüreğin
ah bir de yunsaydık ya zemzemle
sığar mıydı acep bu can şu kafese
kurtulmak için uçurumun kıyısından
anladım otuz beş yaş gerekmiş
dönmek için yüzümüzü
kıbleye |