Kitap Tanıtımı |
İlk bakışta, Marshallın 1950 tarihli bu çalışmasına, 1970lerde ve 1980lerde yükselen Yeni Sağ doktrinlerin eleştirisine yönelik olarak hazırladığımız bir seri içinde yer vermek şaşırtıcı görülebilir. Ancak, unutulmamalı ki, Yeni Sağ doktrinlerin hedef aldığı bir kurum varsa, o da yurttaşlık kurumudur. Bugüne değin kimse, doğrudan Marshallın çalışmalarıyla ilgilenmemiştir, ancak geçen süre bize onun ilgilendiği konuların ne denli önemli olduğunu göstermiştir.
Çoğunlukla Peterhouse Grubu ve Salisbury Review tarafından temsil edilen otoriter Yeni Sağ akımı, yurttaşlık kurumunu, insanlara hak ettiklerinden daha fazla hak vermeyi amaçlayan liberal bir saçmalık olarak değerlendirir. Yurttaşlık kurumu, kullara (subject), yönetilen kullar olmaktan çıkıp haklarla donatılmış bireyler (person) olmalarını öğretir. Yeni Sağ yazarları, yurttaşlık kurumunun oluşumunu hazırlayan Amerikan ve Fransız devrimlerini reddederler. Yine, bu yazarlar liberalizmi Marksizmden daha zararlı görürler, çünkü liberalizm bireysel özgürlük ve medeni haklar gibi insanları baştan çıkaran kavramlar ileri sürer.
Öte yandan, liberal Yeni Sağcılar yurttaşlık kurumunu, piyasa ilişkilerini belirleyen bir haklar bütünü olarak değerlendirirler. Adam Smithden İktisadî İlişkiler Enstitüsüne değin bütün liberallere göre devlet, hukuku korumaktan ve uygulamaktan başka bir işleve sahip olmamalıdır. Bireyler arasındaki ilişkiler ise piyasa tarafından düzenlenir. Ancak, bu ilişkilerin çıkmaza girmesi durumunda hukuk devreye girer. Her tür kolektivizm piyasa koşullarına zarar verir. Eğer devlet, piyasanın yanıt verebileceği bireysel ihtiyaçlara toplu bir şekilde yanıt verme eğilimine girerse, bu eğilim ekonomik kargaşa ve siyasal tiranlığa yol açar. Marshall için ise, piyasa koşullarının yumuşatılması adaletli bir toplumun ön koşuludur.
Marshallın yurttaşlık kavramı, savaş sonrası dönemde gelişen sosyoloji ve sosyal politika disiplinleri için oldukça önemli bir kavram olmuştur. Bu kavramın önemi, Yurttaşlık ve Toplumsal Sınıflar adlı çalışmanın 1950 yılındaki ilk basımından beri çok daha fazla artmıştır. Bu nedenle, bu çalışmayı yeniden gündeme getirmenin çok anlamlı olduğunu düşünüyoruz.
Robert Moore |