Kitap Tanıtımı |
Olaylar, İkbal'in eşinden aldığı doğum günü armağanıyla başladı. Nereden bilirdi ki bu armağan, bambaşka bir dünyaya açılan duyguları tadtıracağını. Sevgiydi bu, fakat farklı bir sevgi. Eşine, çocuklarına duymadığı türden. Yıllardır düşünmediği, hissetmediği duygularının beslenmişine geri döndü. Bir bayanın, başka bir bayana duyduğu çok derin ve keskin bir sevgi. Ona sevdiğini söylediğinde, sevinç duymasını bekledi. Oysa sevgisinin kabul görmediğini ve nefretini zaman zaman yaşar oldu.
Haksızlık, karamsarlık, hayal kırıklığı, içsel düşünceleri ona mesajlar versede, o asla başka yıllara ertelemedi sevgisini. Kitaplarda, ne doğu ne de batı edebiyatının anlattığı sevgi değil. Bu evrensel dili anlatan gönül edebiyatının sevgisi. Fırtına, rüzgar yolculuğa çıktığında, güneş tüm sıcaklığı ile onun bedeninde kaldı. Zayıflığı ve güçsüzlüğü ile süslenmiş bir sevgi de olsa, doğa aslında bu sevgiyi kendi sistemine döşedi. İlk günlerde birbirlerine nazik davranan bu iki bayan, değişen davranışlara girdiler zamanla. Yine de kendilerini besleyen sevgi çemberinde bir yerlere geldiler. Şimdi sizce bu sevgi masum bir sevgi mi? Yoksa alışılmış kurallarımıza ters düşen bir sevgi mi bu? |