Kitap Tanıtımı |
"Mutlak bilgi" hüküm sürüyor burada. Herkes hoşnut. Yapacak başka bir şey yok. Çıkmaz olan gerçekliktir.
Bu anlamda, evrensel ve homojen bir Devlet yurttaşı olarak ben herhangi birisiyim, farklı ve aynı, bende vücut bulmuş yüce yasaya tabi, görünmez ve kimliksiz, apaçık. Zira bana karşı çıkan her şey beni doğrular.
Fakat işte beni kendimden dışarıda bırakan -bir kadın bu şüphesiz- ve o çözünen benlikte Yüceler Yücesi'ni bilen birisi.
Yüceler Yücesi sadece kendinin değillemesi olabilir. Salgının püskürdüğü ve kurbanlarının tek isyancılar olduğu, AIDS'in yüce yasayı tehlikeye soktuğu mükemmel bir toplumda Yüceler Yücesi, tüm tanrısallığın ötesinde, 'Şey'in ta kendisine, dehşet verici hiçe, her zaman kandıran hakikate ve kendini kandırana, sadece ölümün kişinin duymasına izin vereceği nihai kelimeye dönüşmedikçe ölemeden ölen bir hastadan fazlası değildir.
Fakat sen, okuyucu, tüm bunları unut -zira o Antigone'dir de, ensest tabusu, o noktadan yürürlükten kaldırılasıya kadar, hem ideal hem de doğal yasayı yıkabilsin diye ölü kardeşiyle birleşen saf bakire. İğrençlik aşktır, tıpkı özgürlüğün mutlak kölelik olduğu gibi.
Maurice Blanchot
1988 |