Kitap Tanıtımı |
Beyefendi, porselen dişlerinin göstererek gülüyor, aylardır dilinden düşürmediği o cümleyi tekrar ediyor, paraya yakın olanların mezara uzak olacakları gibi bir genellemeyi uzattıkça uzatıyor, salon penceresinden gözüken çitlembikleri seyredip kuru, korkutucu parmaklarını göbeksiz karnında gezdiriyorken, misafirinin elini paltosunun cebine götürdüğünü, oradan gümüş bir tabaka ve okkalı bir muhtar çakmağı çıkardığını, çakmağı sehpaya bıraktıktan sonra tabakayı usulca açıp içinden çıkardığı bir gümüş tabancayı beyefendiye doğrulttuğunu, porselen dişlerini göstererek gülen ve pencereden gözüken çitlembik ağaçlarını seyreden beyefendinin kendisine doğrultulmuş kara deliği fark ettiği anda alnının sağ üst köşesinde törpülenmiş bir boynuz kökü gibi duran çıkıntının önce kıpkırmızı bir noktaya sonra ipince bir çizgiye dönüştüğünü söylediler. Allah'tan salonda güvenlik kameraları varmış ki katili yakalamaları zor olmamış. Kitap, yazarın Dergâh, Hece, Hece Öykü, Kökler, Kırklar, Derkenar ve Âşiyan dergilerinde yayımlanan hikayelerden oluşmaktadır. |