Kitap Tanıtımı |
Eskilerin dünyası "doğru - yanlış" ekseni üzerine kuruludur. Buna karşılık, sanayi devriminden itibaren özellikle metropollerde insan hayatını motive eden, "gerçeğe uygunluk" olmuştur.
Modern dünyada, hayatın trajik bir içerikle belirdiği noktalar bu iki ölçüt´ün karşı karşıya geldiği alanlarda oldu. Çünkü "doğru - yanlış" ekseni ile "gerçeğe uygunluk" karşı karşıya geldiğinde erdemin korunması yüksek bir paha´nın ödenmesini gerektiriyordu. Bu alanın en dokunaklı yerinin ise birey vicdanı olduğu şüphesizdir. Müslümanın hayat tasavvurunda erdemin yeri, vazgeçilmezdir. İslam dünyasında, hayatı yenilemede sergilenen başarısızlık, erdemin korunmasındaki güçlükle yakından ilgilidir. Erdem´in, "yaşanan hayatın gerçeği" olmasına gelince; bunu başka kimden umabiliriz?! |