Kitap Tanıtımı |
1960larda geliştirilen ve azgelişmişliğin, gelişmiş kapitalizme doğru giderken uğranılan bir durak değil, bizatihi gelişmiş kapitalist ülkelerin gelişmişliğinin kaynağı olduğunu savunan Bağımlılık Teorisinin en önemli kurucusu sayılan Andre Gunder Frank, bütün akademik yaşamı boyunca emeğin, ezilenlerin, zayıfların safında yer aldı. Emperyalizmin ve sömürgeciliğin mekanizmalarını deşifre etmeye çalıştı.
Braudelin deyimiyle tarihçileri icat eden ve onları içeride ve dışarıda kendi çıkarlarını temellendirmek üzere kullanan Avrupa, merkezinde kendisinin yer aldığı bir dünya ve uygarlık tarihini bütün dünyaya dayattı. Bunda o kadar başarılı olmuş ki, Andre Gunder Frank Yeniden Doğu kitabında sadece düşmanlarını değil pek çok dostunu ve meslekdaşını da yere sermek, ya da kendi ifadesiyle onların ayaklarının altındaki Avrupa merkezci ideolojik halıyı çekmek zorunda kalıyor. Karl Marx ve Max Webere kadar uzanan eleştirilerden Rostow, Huntington ve Fukuyama gibi son dönem düşünürlerinin yanı sıra Polanyi, Talcott Parsons, Toynbee, Kindleberger, dahası Braudel, Wallerstein, Perry Anderson ve Benjamin Barber da nasibini almış.
Bu kadar da değil: Andre Gunder Frank Yeniden Doğuda, bizzat kendisinin eski kitaplarında yer alan bazı tezlerini de eleştiriyor. Küresel ekonominin Batının dünyaya getirdiği yeni bir sistem olmayıp çok daha eski, üstelik merkezinde Doğunun bulunduğu bir sistem olduğunu savunuyor. Batının üstünlüğünün dünya tarihinde aslında zannedilenden çok daha kısa bir geçmişi olduğunu, Avrupa merkezli ve Avrupa merkezci tarihlerin aksine, en azından 1800e kadar dünyada Asyanın baskın durumda olduğunu gösteriyor. Avrupanın ancak Amerikanın keşfi ve sömürgeleşmesinden sonra, oradan bu küçük kıtaya aktarılan değerli madenler sayesinde dünya sahnesine girmeye başladığını, üstelik o haliyle bile yüzlerce yıl üretimde, ticarette, teknolojide Asyanın gerisinde kaldığını somut verilerle kanıtlıyor. Kitap daha çok Asyanın doğusunda dolaşsa da, Batılıların hiç göstermediği yüzüyle Osmanlı İmparatorluğunu da o zamanki dünya ekonomisinin önemli bir parçası olarak görüyor.
Yeniden Doğu, olgu ve verilerin alt alta sıralandığı bir iktisadî tarih değil. Bütüncü (holistik) bakış açısıyla, bütünü kavrayıp parçaları onun yardımıyla anlama çabası içinde, hem bütüne hem parçalara yakından bakarak gerçekleştirilen alternatif bir tarih yazımı önerisi.
Ve 21. yüzyıl için yeniden Asya merkezli bir dünyanın ipuçlarını içeren bir kaynak... |