Kitap Tanıtımı |
Yelkovan Yokuşu`ndaki öykülerde yeni olan, özgün olan bir şey var: Kadın`ı ve içinde bulunduğu ilişkileri erkek baskısı altında ezilme horlanma`` yavanlığından kurtularak derinlemesine kavrayış.
Selçuk Baran `kadın`ı yazıyor, ama önce `insan`ı yazıyor. Baran`ın kadınları kıstırılmış, acı çeken, cinselliklerinin üzerine örtü çekmemişlerse de, bunu açıkça ortaya koyamayan kadınlar, Güvensizlikleri kadınla erkeğin, erkekle kadının, kısacası insanla insanın `insanca` ilişkiler içinde olmamalarından kaynaklanıyor. Yelkovan Yokuşu`ndaki kadınlar bu ilgisizliği, iletişimsizliği altedebilmek için -belki ayırdında olmadan- kendilerince çözüm arayan ve yüreklerine giderek ``ilgisizlik, insafsızlık, vurdumduymazlık`` yerleşen kadınlar, ``Sevinmeyi, gülmeyi unutan`` kadınlar. Ve erkekler...
Selçuk Baran kadını bir başına, öteki ilişkilerden soyutlanmış olarak, hep yapılageldiği gibi `ezilmişlik` kavramının ardına sığınarak ele almıyor. Karşılıklı ilişkilerindeki en ince, en buğulu çaprazları gözardı etmeden, bir bütünlük içinde kavrıyor. Yelkovan Yokuşu`ndaki öykülerin yeniliği, özgünlüğü burada. |