Kitap Tanıtımı |
Allah vergisi işte
Fena halde çalışır kafamız. İşleyen demir ışıldar özdeyişine uygun olarak. Bundandır ki üstesinden gelemediğimiz hiçbir sorun yoktur. Biri hariç: Geri kalmışlık. Bunca çalışan kafaya rağmen, neden diğer ulusların gerisinde kaldığımızı anlamak için galiba Türk olmak gerekir.
Zira son derece iyi yetişmiş devlet adamlarımız vardır. Matematik dehasıdırlar adeta. Tek kusurları, dehalarını kendilerinin ve yakınlarının mal varlıklarını artırmada kullanmalarıdır.
İnşaat sektörünün piri Karadenizli vatandaşlarımızdır. Örnek aldıkları Pizza Kulesi gibidir diktikleri gökdelenler. Tıp fakültesini orta dereceyle bitirmiş doktorlarımız, balık istifi yaşamaktan hoşnut olsalar gerek, bu dairelere dünyanın parasını öderler. Tabii doktorlar da, satın aldıkları bir apartmanın altında kalmanın intikamını, kalplerini böbreklerinin olduğu yerde ameliyat ederek alırlar.
Fena halde çalışır kafamız. Trafik mi tıkandı; arabamızla karşı yola girerek, karşıdan gelen araçların da önünü tıkarız. Pratik çözümlemelerimize dünyada hiçbir ulus yetişemez. Lağım sularını açıktan geçen derelere akıtırız. Böylelikle de kanalizasyon gibi masraflı işlere girişmekten kurtuluruz. Gerçi diğer vatandaşlar biraz mikroplu su içmiş olurlar, ama bunun bir önemi yoktur. Zira onların lağım sularını da biz içmekteyizdir.
Ye Türk´üm Ye, denebilir ki, mizahi bir Türkiye potpurisi. Araba tamircisinden, medeniyet âşığı minibüs şoförüne; namuslu ticaretin kurallarını yazan tüccarlardan, babası gelse doğrudan şaşmayan belediye başkanına kadar bu toprakların insanını anlatıyor. Nasreddin Hoca´dan bu yana değişen bir şeyin olmadığını gösteriyor. |