Kitap Tanıtımı |
"Bugün biraz öfkelendiğim, ancak pek tatsız diyemeyeceğim bir olay yaşadım, deniz kıyısında tatlı ve küçük şeker bir kız gelir, saatlerce uğraşıp özenerek kurduğunuz, etrafını hendekler, hayalî timsah ve okçularla doldurduğunuz, hayallerinizin sığınağına dönüşmüş kumdan kaleyi bozar yanlışlıkla, kazayla. Öyle sevimli, içten ve masum bir gülüşü vardır ki, gözünüze o an öyle şeker gibi kırılgan görünür ki o kızcağız, hiçbir şey yapamazsınız, fazla şeker yemekten dökülmeye yüz tutmuş dişlerinizi sıkarsınız, karşınızda dikilen bu masum, zarif, tertemiz meleği kırmakla, emeğin heba oluşuna, hayallerin eriyişine karşı isyan arasında hızla, kararsızca çarpar küçücük yüreğiniz. Ağlamak, gülmek ya da öfkelenmek, esrimek, o an tüm bu insani tepkiler yok olur. Öylece durur ve bakarsınız sadece. Bakarsınız, gözlerdeki tanıdık, sizinkine benzeyen çocuksu kırılganlığa. İzlersiniz, tek tek ve acımasızca düşen zamanın kum tanelerini
" |