Kitap Tanıtımı |
Hükümet sistemi tartışmaları on yıllardır Türkiyenin önemli gündem maddeleri arasında yer almaktadır. 2007 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi yönetimini halk oylamasına götürerek değişikliğin hayata geçirilmesini sağlamıştır. Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi yöntemine geçişle tartışma başkanlık sistemi üzerine dönmüştür.
Yarı-başkanlık ve başkanlık sistemi tartışmalarının Türkiye gündemi açısından önemli olmasının diğer bir nedeni de, mevcut parlamenter sistemin bütün sorunlu özelliklerine rağmen, hem yarı başkanlık hem de başkanlık sisteminin mevcut sorunlardan daha ciddi sorunlar yaratma gizilgücünü taşımalarıdır.
Başkanlık sistemi Türkiyede dile getirilirken, toplumsal düzeyde istikrar değil, ekonomik istikrar, koalisyon hükümetlerinden kaçınmak ile parlamenter sistemin yumuşak güçler ayrılığının neden olduğu sorunlara vurgu yapılmaktadır. Başkanlık sisteminin demokrasiye, teorik olarak daha uygun olduğu ileri sürülmektedir, çünkü siyasal yürütme, başkan, doğrudan halk tarafından seçilmektedir. Diğer bir ifade ile başkanlık sistemlerinde siyasal yürütme/başkan, doğrudan halka hesap vermektedir. Parlamenter hükümet sistemlerinde ise, özellikle koalisyon hükümetlerinde, siyasal yürütme bağlamında hesap sorulması gerekeni muğlâk hale getirdiği ileri sürülmektedir. Bu yüzden de, parlamenter sistem ile karşılaştırmalı olarak başkanlık sisteminin demokrasiye daha uygun olduğu ileri sürülmektedir. Bu bağlamda ayrıca, katı güçler ayrılığı olarak da tanımlanan başkanlık sistemlerinde yasama organı kendi yetki alanına yoğunlaşmakta ve siyasal yürütmenin kontrolünden kurtulmaktadır. Ancak hükümet sistemleri ile demokrasi arasındaki ilişki daha geniş açıdan ve ülkelerin demokrasilerinin gelişmişlik düzeyleri ve siyasal ve toplumsal yapıları da göz önüne alınarak değerlendirilmelidir. |