Kitap Tanıtımı |
Biz insanlar, her şeyi aklımızla anlamaya çalışırız ve aklımız da daima bizi ikna etmeye, yaptığımızın ya da düşündüğümüzün doğru olduğuna, hiç vicdan azabı çekmemize gerek olmadığına bir şekilde bizi ikna eder. Eh! Bizim de inanmak için fırsat kolladığımızı hesaba katarsak, bu durum iyi bir fırsattır...
Dünyaya geldiğimizde böyle değildik oysa. Ne oldu bize de değişiverdik ve bu düzenin dişlileri arasında kendimizi kaybettik? Aslında kendimize kaybettirildik. Dünya hayatının toplumsal kurallar dediğimiz ve uyulmazsa olmaz diye inandırıldığımız, kendimiz olmaktan vazgeçirildiğimiz ya da isteyerek vazgeçtiğimiz, üstelik bütün bunlar yetmezmiş gibi hiçbir şeyi çok fazla sorgulamadan kabul ettiğimiz düzenin içerisinde kaybolduk.
Sabah sekizde işe giden, akşam evine dönen, belli bir sistematik düzen içerisinde makine gibi yaşayan, dünyasal zevkler denildiğinde içki içerek, hatta uyuşturucu kullanarak bütün baskıladığımız taraflarımızdan ve sahte kimliklerden özgür olabileceğimiz, kalıplardan özgürleşme ehliyeti gibi sarıldığımız davranış modelleri geliştirerek kurtulacağımızı düşündüğümüz, geçici gevşeme alanları yarattık kendimize. Hatta seks yaşantılarımız sevgiden yoksun, tamamen haz odaklı oldu. Oysa ne mühimdi sevgi...
İnandıklarımızı, dışarıdan dayatılan, inanmak zorunda olduklarımız belirledi. Ya öğrendiklerimize inanacaktık ya da dışlanacaktık ve biz dışlanmaktan korktuk. Yalnızlıktan, sevilmeme riskinden dışlanırsak güvende olamayacağımızdan korktuk. Ve göze alamadık bize öğretilenlere inanmamayı...
YANSIMA'nın hikayesi burada başlıyor... Kendi hikayeniz için gerekli olanları alıp, hayatınızı kolaylaştırsın diye |