Kitap Tanıtımı |
"Yaşasın! fotoğrafçılık yeniden icat edildi!" gibi yorumları sıkça duyar olduk; ancak fotoğrafçılık, gerçekten, yeniden icat edildi ise bu konuda bildiğimiz her şeyi bir kenara atmak gerekir mi? Bu güne kadar rüyalarımızda bile göremedğimiz nitelikte fotoğrafları çekmek için, tek bir dijital fotoğraf makinemiz olması yeterli mi? Artık kimse neyi, nerede çekmem gerekir diye düşünmeyecek; yani yeni teknoloji, her şeyi kendiliğinden yapacak mı? Artık, bir tuşa basarak, muhteşem nitelikte ve görkemli resimler elde edebilecek miyiz? Fotoğraf galerileri ve reklam ajansları bize, fotoğraflarımızı alabilmek için, çok cazip teklifler yapacaklar mı? Bu söylemler doğru mu?
Diğer yanda; Fotoğraf camiasının birçok saygıdeğer mensubu, dijital fotoğrafçılığa karşı çıkışlarını sürdürerek, ülkemizde yıllardır süregelen "İstemezük" geleneğini devam ettiriyorlar. Fotoğraf çektirmekten geri kalmayan 19. yy idarecilerinin ve alimlerinin, halkın muasır medeniyete ulaşmasını engellemeye çalışan yaklaşımları, sesli sinemanın sanat olmadığını savunan 30 lu yılların çatlak sesleri ve fotoğrafın renkli olamayacağını anlatmaya çalışan 70 li yılların ustalarının geleneği bugün, fotoğrafın bir "Halk sanatı" olduğunu itiraf etmek istemeyen zihinsel dinazorların "Sayısal fotoğraf olur muymuş" veya "En iyi makine otomatik olmayan makinedir" gibilerinden görüşleri işe, istibdat devrini yad edici bir halde sürüyor.
Kişiliği ifade etmenin özel ve zevkli bir yöntem olan fotoğrafın, kendini elit ilan eden bir kesimin tekelinde kalması için çaba göstermek, kişisel ifade özgürlüğünn kısıtlanmak istenmesi olarak görülmelidir.
Pekala, gerçekte neler oluyor? |