Kitap Tanıtımı |
'Karanlıkta yürüyordu Yasmin. Yine aynı kumsal, aynı evler, aynı taşlar... Arkadan yaklaşan ayak seslerini duydu. Ama dönüp bakmaya cesareti yoktu. İçini bilmediği, anlam veremediği, tanıdık bir heyecan sardı.Etrafta hiç ışık yoktu. Gökyüzü bile karanlıktı bu gece. Ne ay gösteriyordu kendini, ne de bir yıldız... Adımları hızlanmaya, nefesi sıklaşmaya başladı. Kalbinin atışını dışardan duyabiliyordu. Gözü uzakta, tepede, ağaçların arasında duran görkemli eve takıldı.Karanlıkta bir tek onun ışıkları yanıyordu. Daha hızlı yürümeye başladı. Daha daha daha... O hızlandıkça arkadakilerde hızlanıyor, ona yetişmeye çalışıyorlardı. Seslerini duyabiliyordu. Boğuk bir erkek sesi ona birşeyler anlatmaya çalışıyor, durmasını istiyordu. Ve çocuk sesleri. Adamın yanında çocuklarda vardı. Niyeti kötü olan zarar vermek isteyen biri bu saatte yanında çocuk gezdirmez diye düşündü. Ama durmadı, koşmaya başladı. Karşıda gördüğü büyük eve doğru. Arkasındaki de koştu. Ayak seslerini duydukça daha da hızlanıyordu Yasmin. Kumların arasında birşeye takıldı ayağı ve hızla yere düştü. Kalkamadı, dönüp arkasını bakamadı. Ama ayak sesleri çok yakından geliyordu. Duyuyordu. Bir el omzuna dokundu, ürpertti onu. Birşey söylemeye çalışıyordu adam ve tam o sırada, açtı gözlerini Yasmin.' (Tanıtım Bülteninden) ) |