Kitap Tanıtımı |
Aşk kadar kolay değildi hikâyemden çıkan hisler. Bir ileri, bir geri savurdu bedenimi yıllarca. Onsuz olmak, onunla olmaktan çok daha güzeldi. Ne de olsa aşk dediğin, şu yüklediğimiz anlamlardan ibaretti. Belki onu gerçekten tanımış olsam bu kadar sevemezdim. Pinokyo'mdu o benim. Görüntüsünü bulup, içerisine bir ruh yerleştirdiğim Herkesten ve her şeyden en kolay kaçtığım yerimdi benim. Ne gereksiz hırslara, ne de anlamsız egolarıma karıştırdım onu. Olduğu gibi sevdim, olduğu kadar tattım. O beni sevdi mi diye çok fazla düşünmedim. Benim onu sevmemle, onun sevgisinin ne alakası olabilirdi?
O benim sonsuzluğum, ben ise onun için hiç bilemediği biri olmuştum. Sesimi duyuramadım, boğuldum. Sevgimi paylaşamadım, yoruldum. Aşkla beslenip, her seferinde ondan doğru doğdum. Aşkla büyüdüm ve sonunda yoğruldum. Eksileceğim korkusuyla adım atarken çoğaldım. Bu kadar sevebilmenin cesaretiyle ben ben oldum. Bir şey gördüm onun gözlerinde. Çok sıcak, tanıdık, aşktan ve varoluştan. Hiç inanmadım biteceğine. Bunu her nefeste dile getirmekten korkmadım. Benim aşkım o olduğu sürece değil, ben var olduğumca vardı Anlamadı! Seni seviyorum demekle, yanında durmakla aşk olur sandı. Bana bir gün inanmadı, benim sevme tarzıma alışamadı. |