Kitap Tanıtımı |
Hafiften bir şarkı dokunuyor saçlarıma. Eski bir kitabın sayfalarında geziniyorum. Bir dilek olmak istiyorum ardıç ağacının dalına konmak, bir çeşmenin ölümsüzlüğüne kavuşmak için.
Ölümlülerin dünyasında bir ağıt, herhangi bir yürekte sevda. Unutulmuş bir toprakta tohum. Eski bir duvarın yorgunluğuna uzanıyorum. Bahar öpüyor saçlarımı. Şefkatlimi şefkatli. Sonra bir İğde Kokusu.
Her şey Biraz değil miydi aslında?.Pervazın kenarına konan serçe, biraz sevgi artığı, içtiğimiz su biraz hayat kırıntısı,yediğimiz ekmek biraz umut!.Bu gün bütün bunlara karıştım.Biraz suya , biraz havaya, biraz da sokağa!.
Genç çocuğun kırgın bakışları değdi gözlerime. Yürüdüm hayat herkes için Birazdı aslında.
Yağmur yağıyordu İstanbula.
O ise kaybettiği düşünün Saklı Anahtarına ağlıyordu.
Sokak hem içimizde hem de dışımızdaydıO kadar yoğun akıyordu ki. Sesler ve sokak birbirine karışıyordu.
Ses beni kendine çağırıyor. Onun büyüsüne kapılıyorum. Onu dinliyorum. Yüreğime dokunuyor. Onu anlamamı istediğini düşünüyorum. Onca sesler arsında sesiyle var olma savaşı verdiğini artık biliyorum. Ve bütün bunların bir deniz minaresinin iniltisindeki UZAĞIN SESİolduğunu anlıyorum.
Cansaran Kızıltaş.
Cansaran Kızıltaş, sımsıcak anlatımı, saf ve pür dünyası. Bir gergef gibi duyguları ve olayları işleyişi ile dikkati çekiyor. Öyküleri yer yer deneme ve şiir sınırlarını da taşmakla birlikte, edebiyatın kendine özgü sınır tanımazlığı içinde bu okurun dimağında güzel bir tat bırakıyor
Sadık YalsızUçanlar.
''Cansaran Kızıltaş bu hikayeleriyle beni çok tanıdık yerlere götürdü. Yaşanmış ve bedeli ödenmiş satırlar bunlar. Birde yürekten gelişleri var ki, çok yakıcı''...
Mario Levi |