Kitap Tanıtımı |
Misal; sen çay içersin, o kahve. Daha orada başlar ayrılık. Sen kahvesini dudaklarına götürmesini izlersin, eliyle saçlarını arkaya atmasını seyredersin. Ellerindeki yaralar dikkatini çeker; kalbindeki kesikler bedeninden taşıyor diye üzülürsün, kulaklarına bilmem kaç zaman önce, bilmem kimlerle nasıl eğlendiği, mutlu olduğu öyküler çalınırken. Senin tahayyül edemeyeceğin zamandaki mutluluğunu yaşıyordur ya da hüznünü; kayıplarını, hayal kırıklıklarını. Hepsini an be an tekrar yaşar durur.
Fiziken seninledir ama mesela o, senin çayı nasıl içtiğine hiç bakmaz. Dudakların yanacak mı diye hafif tedirgin, gözlerini kısarak izlemez yudumlamanın final sahnesini.
Güneşli günlerin hayaliyle ilerlemeye çalışan birinin, yolunun üstüne iradesi dışında dikilmiş binaların gölgesinden kurtulma çabaları ile kaleme dökülen denemeler. Muhtemelen tanıdığınız birinin anlayamadığı, sindiremediği, kabullenemediği gerçeklerin arasında bir nefes alma çabası. Satırların arasında bu bana tanıdık geliyor dedikleriniz belki de sizi işaret ediyordur çaktırmadan. |