Kitap Tanıtımı |
Muvazaa, hukuksal niteliği itibariyle üç unsurdan teşekkül eder. Bunlar, tarafların gerçek iradeleriyle beyanları arasındaki kasdi bir uygunsuzluk, üçüncü kişileri aldatmak niyeti ve muvazaa hususunda yapılan bir anlaşmadır.
Türk-İsviçre kanun koyucusu muvazaa gibi pratik ve teorik öneme haiz olan bir hukuksal kurumu düzenleme konusunda maalesef sadece BK. mad. 18in tek bir fıkrası ile yetinmiş bulunmaktadır. Bu bakımdan, kanunumuz herhalde mükemmel olmaktan uzaktır.
İtimada dayalı işlem, mutemedin, itimad edenin kendisine devrettiği bir hakkı onun talimatı dairesinde kullanmayı ve bazı şartların gerçekleşmesi halinde ona iade etmeyi taahhüt ettiği bir sözleşmedir. Buna karşılık, itimada dayalı işlem kavramı hukukumuzda henüz revaç bulmamıştır. Yargıtayda -çoğu kez- temlikin itimada dayanıp dayanmadığını araştırmaya gerek görmeden muvazaaya karar vermektedir.
Tasarruf işlemlerinde muvazaa, itimada dayalı işlem ve kanuna karşı hile arasındaki hukuksal ilişki teorik bakımdan olduğu kadar uygulamada da büyük bir önem arzetmektedir.
Müvekkilinin -vekiledenin- ismini gizleyerek bir başkası hesabına fakat kendi namına hareket eden kimseye nam-ı müstear denir. Bu tip işlemlere; ismin gizlenmek istenmesi, kıskançlık, düşmanlık, ekonomik durumu gizli tutmak ya da kanunun kendisi için yasaklanan işlemi aracı kişi ile yaptırmak arzusu ile bu yola başvurulmaktadır.
Buyurucu bir kanun hükmünün yasakladığı amaca bu hükmün uygulanmasını ortadan kaldıracak başka bir yoldan erişmeye çabalamak kanuna karşı hile demektir.
Uygulamada bazı olaylarda muvazaalı bir temlik mi, yoksa itimada dayalı bir temlik mi, ya da nam-ı müstear veya kanuna karşı hile mi olduğu hususu karmaşık bir uyuşmazlık olarak mahkemeleri işgal etmeye devam ettiği hususları bilinen bir gerçektir.
İşte elinizdeki bu kitapla bilimselöğretinin ve Yargıtay kararlarının ışığı altında uygulamada saptanan sorunlar teker-teker incelenmiş ve sonuca kavuşturulmuştur.
Uygulamada ve Öğretide -Muvazaa -İnançlı İşlem- Nam-ı Müstear ve Kanuna Karşı Hile Davaları- isimli kitabımın ilk baskısı 2001 tarihinde gerçekleştirilmiş ve uygulamada olduğu kadar bilim çevrelerinde de beğeni kazanmıştır.
Kitabın yayınlanmasını izleyen yıllarda konusu ile ilgili olarak Yargıtay içtihatlarında bazı gelişmeler olmuş dahası yeni Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girmiş; Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarıları hazırlanmıştır.
818 sayılı halen yürürlükteki Borçlar Kanununun BK 18. maddesini karşılayan yeni Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 19. maddesinde hüküm değişikliği bulunmamaktadır |