Kitap Tanıtımı |
Ama aa! İlk kez kıpırdıyor dudakları, bütün sesler donmalı şu an. Mevsim, iklimler, camlar, sular, insanlar bir dakikalığına olsun öylece kalmalı. Keman ve onun sesi, dal- ların, rüzgârın ve geçmişin kolları… Yalnızlığın, yılların, hayatın döngüsündeki tortuları insanların üzerine sinmeli.Oysa susuyor ve oturuyor. Zarif ve zayıf bir yüz. Elleri bir sardunyayı okşuyor gibi kalmış. Yüzüne her dokunuşu, saçını her geri tarayışı hâlâ bir isyan. Bir zaman sonra hüzne dönüşen bir isyan, susmuş, susturulmuş, baskılanmış, kırbaçlanmış, kanayıp kuruyan bir isyan. Başka bir kokuya karışmış şimdi. Yalnız- lığa, sessizliğe, siteme, kime ve ne’ye biraz… Yüzünde sınırlar var. Ağrının ve yaşamın bütün katmanları görülüyor. İçeride bir şeyler çürüyor. Andan ana… Herkesin bir yerde unuttuğu bir elma kabuğu gibi. Koklamanız gereken bir an. Size ait, sizden olan, üstelik düştüğü yerde kıvrılıp bükülen bir zaman kabuğu. Belki de hepimiz bir yaşamı tutmuşuz. Öylece sorgulamadan. Kiralık evler gibi boş ve yaşanmış bir hayatı. Bu kadın bu mekânın dışında yaşıyor mudur acaba? Bizlerle mi var? Sadece burada, bir yudumluk zaman bardağında. Sonrası yok sanırım. (Tanıtım Bülteninden) ) |