Kitap Tanıtımı |
Bu kitapta; kendiyle söyleşilerden yola çıkarak aradığının sadece kendini bilmesi ve
bilebildiği kendine saygı duyması olduğunu görmüş herhangi birinin kendine sobe
deyişinden başka bir şey yok. Atlaya zıplaya okumuş olsanız bile sonunda kendinizi
sobelemişseniz; yani sansürlemeden kendinizi okumaya başlamışsanız kitap
kapanmıştır...
Ey okuyucu! Şimdi sen bu kitabı okuyup bitirdiğine göre, artık kendi kitabını yazıp
okumalısın. Hayat evine kendini bir kitap olarak bağışlarsan hayatın ruhunu ölümden
sonra da taşıyabilirsin. Tembelsen eğer, çok değil, her yaşına bir sayfa yazsan yeter.
Hayat seni de hatırlamak isteyebilir.
Her çiçeğin benzersiz biçimde kusurlu olduğunu bildiğim halde, ben ömrümü en
kusursuz çiçeği aramakla geçireceğim. Ta ki: "Bütün çiçekler benzersiz olacak kadar
kusursuzdu." demeden ölüm meleği canımı almasın... (Aramızda kalsın; bu aslında
ölüm meleğini meraklandırıp oyalamak için bulduğum en iyi bahaneydi)
Bilincini zaman kaydına alabilen tek canlı bilinirde sadece insandır. Kendi geçiciliğinde
var olan her şeyin bilgisini çözümleyebilir olan kalıcı bir bilinç yapabileceğimizi fark
ettiğimizden beri, zaman kendi kendimizin 'tanrısı' olma ve kendini bilme zamanı
olmuştur. Kendini bilmenin son bilgeliği de insanın kendi geçiciliğinde başkasına tanrılık
taslamaktan vazgeçmesi olacaktır. Çok şükür anlamışımdır ki, herkes kimseye değil
sadece kendine 'tanrı' olsaydı cennet çoktan dünyaya inerdi... |