Kitap Tanıtımı |
Uluslararası hukukun çok teknik ve özel bir dalı olan uluslararası insancıl hukukun uluslararası antlaşmalarla düzenlenmesi son yüz elli yılın bir gerçeği olmasına rağmen savaşın insancıllaştırmasına dair düşünsel çabalar çok daha eskidir. 1949 Cenevre Sözleşmeleri ve ek Protokolleri insancıl hukukun temel ilkelerinin uluslararası hukuka sistematik bir biçimde aktarılmasında bir dönüm noktası olmuştur.
İnsancıl hukuk siviller gibi çatışmaya katılmayan veya farklı nedenlerle artık çatışmada bulunmayan kişileri korumayı amaçlamakta ve savaş araç ve yöntemlerini sınırlandırarak hiç olmazsa silahlı çatışmaların olumsuz etkilerini en aza indirmeyi amaçlamaktadır. Jus ad bellumdan bağımsız olarak işleyen ve meşru ve meşru olmayan şiddet eylemlerini düzenleyen uluslararası insancıl hukuk bu ikilem üzerinde gelişimini sürdürmektedir.
2. Dünya Savaşı'ndan bu yana dünya ölçeğinde meydana gelen silahlı çatışmaların pek çoğu artık egemen devletler arasındaki değildir; daha ziyade devlet-dışı silahlı aktörlere karşı ya da bunların kendi aralarındaki silahlı çatışmalardır. Ancak bu realite ile çelişir bir biçimde literatür orantısız bir şekilde uluslararası nitelikteki silahlı çatışmalara odaklaşmıştır. Günümüzde uluslararası nitelikte-olmayan silahlı çatışmalar "asgari" düzeyde normlar tarafından düzenlenmektedir.
Silahlı çatışmaların doğasında yaşanan gelişmeler ve değişimler insancıl hukukun temel ilkelerinin uygulanması ve yorumlanması bağlamında yeni sorun alanları ve hukuki boşluklar ortaya çıkartmıştır. İncelenmesi gereken bu sorun alanları arasında özellikle uluslararası nitelikte-olmayan silahlı çalışmalarda kişilerin sivil, muharip, muharipolmayan gibi "statü" sorunları; klasik uluslararası nitelikte-olmayan bir silahlı çatışmanın uluslararasılaşması; asimetrik ulus-ötesi silahlı çatışma ya da küresel uluslararası nitelikte- olmayan silahlı çatışma gibi ne uluslararası nitelikte ne de uluslararası nitelikte-olmayan "melez" silahlı çatışma kategorilerinin ortaya çıkması; ülke dışı hedef alarak öldürme taktiğinin her geçen gün yaygınlaşması; küresel siber uzayın modern silahlı çatışmaların bir aracı ve ayrılmaz bir parçası haline gelmiş olması; insansız hava araçları olarak bilinen yarı otonom ve otonom silah sistemlerinin savaş ve silahlı çatışmaların denklemini değiştirmesi bulunmaktadır.
Uluslararası ve bölgesel barış ve güvenliği tesis edebilmek için uluslararası insancıl hukuk alanında sadece normlar inşa etmek yeterli değildir. Bu normatif çerçeveye devletlerin yanı sıra devlet dışı silahlı aktörlerin de saygı göstermesini ve riayet etmesini sağlamak gereklidir. Ayrıca geçmişte yaşanan insani felaket ve acıların gelecekte bir daha yaşanamaması için devletlerin sorumluluğu yanı sıra devlet dışı silahlı aktörlerin ve bireylerin de cezai sorumluluğunu da tesis etmek gereklidir. Bireysel cezai sorumluluk bağlamından silahlı çatışmalarda işlenen soykırım, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar gibi evrensel suçların ve terörizmin etkin şekilde cezalandırılması önemlidir. Bu amaçla kurulan daimi nitelikteki uluslararası ceza mahkemesinin küresel güçlerin siyasal etkisi dışında bağımsız ve tarafsız olarak hareket etmesinin sağlanması sadece Afrika kıtasında değil; Filistin, Doğu Türkistan, Suriye, Myanmar vb. yerlerde de işlevsel hale getirilmesi gereklidir.
Uluslararası İnsancıl Hukuk: Kavramlar, İlkeler Ve Yeni Gelişmeler isimli bu kitap uluslararası insancıl hukukun son dönemlerde önem kazanan bu çok hassas ve güncel mevzularını teorik ve pratik açıdan incelikle ele almaktadır. |