Kitap Tanıtımı |
Avrupa'nın Doğu ve Orta Avrupa'da tanıklık ettiği egemenlik iddiaları bugün, etnik milliyetçilik üretmek için
Rousseau ve Hegel gibi romantik siyasi filozoflarlar "bilimsel" tarihi ve Hint-Avrupa filolojisini bir araya getiren on
dokuzuncu yüzyılın yaratımıdır.
Bu sözde bilim Avrupa'yı iki kez mahvetti ve bunu yine yapabilir.
Avrupa halkları her zaman modern milliyetçilerin tahayyül ettiğinden daha akışkan, daha karışık ve daha dinamik
olageldiler.
Bin yıl sonra halkların isimleri hâlâ tanıdık geliyor olabilir; fakat bu isimlerin kapsadığı toplumsal, kültürel ve
siyasi gerçeklikler bugünkülerden radikal bir biçimde farklıydı. Bu nedenle, Avrupa haklarına, özellikle de Avrupa
kimliğinin kurucu dönemi olan birinci bin yıla dair yeni bir kavrayışa ihtiyacımız var. Aynı zamanda, yirminci
yüzyılda, milyonlarca insanı sokaklara döken ve milyonlarcasını da mezara gönderen miras aldığımız bu
geleneğin, bir yüzyıldan biraz daha uzun bir zaman önce biçimlendiğini anlamalıyız. (arka kapak) |