Kitap Tanıtımı |
"Sporun, beş bin yıldır amuda kalktığı, bazen iğdiş edilip binlerce yıl efendilerinin çıkarına köleleştirildiği, bazen feodal beylerin yasakladığı, yok saydığı, son 100 yıldır da sermayenin egemenliğine tutsak edilen spor olgusu, artık yaşama, insanın hizmetine dönmek üzeredir. İlkel insanın kendini bir ifade aracı, bir var oluş koşulu olan spor kültürü, binlerce yıllık yabancılaşma sürecinden kurtulmanın eşiğine gelmiştir. Ne yazık ki, yüzyılımızın sporu, bütün dönemlere taş çıkartan kara bir yüzyıl sporu olmuştur."
İsmail Karali, bu kitabında, küresel sermaye tarafından devasa endüstriye dönüştürülen Spor İmparatorluğu'nun üzerine yürüyor. Sporun sonsuz dünyasından yaşamın özüne bakarak, başarının parayla kazanılmadığı bir sistem içinde gerçek spor olgusunu yakalamaya çalışıyor.
Ulusal Spor / Sporun Manifestosu, 5 ana bölüme ayrılıyor:
Birinci bölümde, dünya spor modelleri tanıtılıyor. İkinci bölümde, kapitalist-emperyalist dönemde spor kültürünün konumu çiziliyor. Üçüncü bölümde, ırkçılığın spora verdiği zararlar anlatılıyor. Dördüncü bölümde, Cumhuriyet spor kültürünün analizi yapılıyor. Beşinci bölümde, emperyalist spor ve seyirci psikolojisi ayrıntılarıyla belirtiliyor.
Yol ayrımına giren Türkiye'de, barbarlığın ya da uygarlığın koşullarının belirleyeceği bir dünyada; sporun geçmişten geleceğe giden yol haritasını görebilmek için bu kitabı okuyun. |