Kitap Tanıtımı |
Kitap dokuz öyküden oluşuyor. Öyküler genel olarak toplumsal içeriklidir. Üçüncü Baro dokuz öyküden biri olup kitaba da ismi olmuştur. Genel olarak çeşitli söylence ve mitlerden hareketle toplumsal hayatın reel yönlerine atıfta bulunuyor. Kürtlerin namus anlayışı din, sosyal gerilik ve gelenekler çerçevesinde irdelenmektedir. Hayat, yaşananlar ve söylem bir biriyle son derce çelişki halinde durmaktadır. Söylencelerin, batıl inançların perde arkasında duran sosyal gerçeklik kadar, kendisi olamamış olmanın siyasal ve kültürel nedenleri bir yerde birleşmektedir.
Hayat adeta nesiller öncesine kadar aynı çizgide devam ediyor. Dedenin hayatı torunun geleceğini belirliyor. "Ben" olmak başka bir mecrada ilerliyor. Özne olmanın bütün arayışları her seferinde geçmiş soy ve kan bağı kültürünü açığa çıkarıyor.
Bir yerde bütün duyguları belirleyen "namus" denilen geri algılama biçimidir. Namussuzluk denilen ölçü hayatın bütün kulvarlarında hazır beklemektedir. Bunun intikamı, nefreti hayatı kökünden bitirmeyi gerektiriyor.
Üçüncü Baro öyküsünde dede öldükten sonra tekrar diriliyor, üstelik tazı olarak karşımıza çıkıyor. Eşinin aldattığı "Yeşil Dişli" adındaki adamdan intikam almak için dirilmiştir. İntikam almak öldürmek değil burada; bu yetmiyor çünkü. Öyle bir intikam alıyor ki, diğer dünya denilen yerde de olmamalıdır. Bunun tek yolu vardır. Dede "yeşil dişli" denilen adamın kuyruk sokumunu yemelidir. Çünkü diğer dünyada var olmak için kuyruk sokumu üzerinde dirilmesi gerekiyor. Kuyruk sokumu kemiği olmayan insanlar yeniden yeşeremezler. Bu nedenle tazı olarak dirilen dede eşinin aldattığı adamı yiyor; bu yetmez üstelik işi garantilemek için kendisini de köpeklere yediriyor. "Yeşil dişli" diğer dünyada dirilmesin diye kendisini de onunla birlikte feda ediyor.
Üçüncü baro öyküsündeki çocuk, öykü kahramanı "piç"tir. Ailesinin başından geçen bu olaylar bütün hayatını da belirliyor. Bir yandan ailesinin yaşadıklarının üzerinde bıraktığı etki, ben olma arayışını tıkatan nedenler diğer yanda sosyal yapının dillendirdiği gerilikler! Bunlar Üçüncü Baronun hayatını sadece zindana çevirmekle kalmıyor aynı zamanda kişiliğini de parçalıyor.
Yazarın bir birinden farklı diğer öyküleri ayrı ayrı temalardan ayrı ayrı konuları irdeliyor. Bütün öykülerin yakın tematiği "ben" olma arayışıdır. Ben olma arayışı çok belirgin olarak "Hangi(si) Benim" öyküsünde işlenmektedir. Yazar ile kahraman arasında geçen öykü diyaloglarında toplumsal hayatın birçok alanına giriyor. İnce ve akıcı bir dille yazar ve kahraman tartışmaya başlıyorlar. Öykü kahramanı yazara baş kaldırmaktadır. Yazarın kendi kalemini kullanarak kahramanın benliğine keyfi bir şekilde yaklaştığını haykırır kahraman.
"Yitik bir aşk mektubu" ise akıcı ve şiirsel bir dille yitik bir aşkın arkasındaki boşluğu, küçülmeyi ve anlamsızlığı işlemektedir. Aşk ile edebiyatın bir birinden uzaklaştığı, uzaklaştırıldığı günümüz dünyasındaki riyakarlığa dikkat çeken yazar, aşk adına yaşananların büyük yalanını dile getirmektedir.
Kısacası yaşadığımız hayatın birçok alan ve detayına giren yazar Yakup SOYLU, şiir tadındaki öykülerini sunmaktadır Üçüncü Baro kitabında. |