Kitap Tanıtımı |
Türklerin sırtına yüklediğimiz iftiralar koskoca bir kitap olur. Türkleri sevmem, fakat iftiradan o kadar çok tiksinirim ki,
onlara atılan çamura bile katlanamam...
Türkler gururludurlar ama asilzadelik taslanmazlar; yiğittirler ama düello etmezler, ancak harbe giderken kılıç takarlar.
Birtakım cahil ve aptallar, başka cahillerin laflarına uyarak,
İslam dininin bedensel "nefsani" zevklere dayandığını
söylüyorlar. Hiç de öyle değil. Bizleri bir çok şeyde olduğu gibi
bu yönden de aldattılar...
Avrupa'da Yahudilere karşı davranış her zaman değişmiştir.
Bu millet hep ilgimizi çekmiştir. Hıristiyan dininin bir çok yasa
ve geleneklerini onlara borçluyuz.
Araplarda yücegönüllülük hikayeleri çoktur. Bu gibi şeyler bir
ulusun yapısını belirler. Yahudi milletinin tarihinde hiçbir asil
jeste rastlanmaz. En büyük mutlulukları yabancılara tefecilik
etmektir. Bu ruh kalplerine öyle işlemiştir ki, kendilerine has
konuşmalarındaki figürler bile hep buna dairdir..
Ömrü boyunca yurttaşlık ve din Özgürlüğü gibi kavramları
savunsa ve var olan Fransız rejimini eleştirse de Voltaire
demokrasiden yana değildi. Onun gözünde en iyi yönetim
biçimi 'aydın' bir monarşi veya 'aydın mutlakiyet'ti. Hayatının
sonuna kadar "aydınlanmış bir monark'ın yönetimini ideal bîr
yönetim tarzı olarak savundu." Din açısından ise Voltaire'nin
tutumları biraz karışıktır. Philosophes'den olan Voitaire genelde,
diğerleri gibi, bir deist olarak tanımlanmıştır. Fakat çeşitli
söylemleri nedeniyle ateist olduğu da düşünülmüştür.
İşte bu karmaşık filozofun gözüyle Osmanlı imparatorluğuna ve doğu halklarına bambaşka bir bakış...
Bu kitap kaçırılmayacak bir keyif... |