Kitap Tanıtımı |
Gücün hukukunun yeniden egemen olduğu dünyada, değişim rüzgarları devletleri yeni arayışlara yöneltmiştir. Muhtemel gelişmelere karşı stratejik planlamalar artık dünyanın olası tehditlere karşı hazırlıklı olmasını zorunlu kılmıştır. Hemen her ülke yeniden stratejik planlamalar yapmakta, mevcut değerler ve anlayışlar sorgulanmaktadır. Yeni yüzyılla birlikte tüm siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel öngörüler değişmeye başlamıştır. Türkiye tarih boyunca iç ve dış tehditle karşılaşmıştır. Hayali tehditlerle kimlik bozulmasına uğratılan Türk Milleti, ruh köklerinde var olan, duygu, düşünce, inanç ve cesareti bezeyecek yeniden harekete geçirecek bakış ve yaklaşıma muhtaçtır. Evrensel değerler yerine kayıtsız şartsız Batıcılığı, ileri ülkeler yerine üçüncü dünyacılığı esas alan, önder devlet yerine güçlü devlet yedekliğini kabul eden teslimiyetçi anlayış, Türk Milleti'nin tarihine, kimliğine ve varlığına duyarsız anlayıştır. Tarihi, insanlık tarihi ile başlayan, hemen her coğrafyada kurduğu devletlerle barışın, adaletin, huzurun ve güvenin simgesi olmuş Türk Milleti yeni yüzyıla kısır çekişmelerle, vizyonsuz ve misyonsuz giremez. Çağın gerisinde kalan simge, slogan, kavram, düşünce ve anlayışlarla gerekli çıkışı yapamaz. Türkiye içe kapalı bölgesel değil, bir dünya devleti olmak zorundadır. Dünya devleti olması için önündeki engeller ve bunun nedeni niçini bilinmeden, gerekli kararlılık gösterilemez. Bu çalışma bu nedenle, Türk devletinin yönetim düşüncesine açılım getirmek amacıyla kaleme alınmıştır. Geçen yüzyılda yaşanan acı gerçekler ışığında bugün ve yarın ne yapılması gerektiği ortaya konulmuştur. |