Kitap Tanıtımı |
Tarihimizde pek çok örneği bulunan, bugün de gayet olağan bir şekilde
sürüp giden linçler silsilesi, Türkiyede sürekli bir linç rejiminin var
olduğunu düşündürüyor. Hepsinin bahanesi ya da hedef aldığı kesimler,
isimler birbirine benziyor. Bunlar eskiden azınlıklar, daha yakın zamanda
Aleviler, komünistler olurdu; 2000lerde, PKKyı bahane ederek Kürtlere
yöneldi. Linçleri besleyen tarih anlatısı, millî eğitimden itibaren resmî
ağızlarca yaygınlaştırılan düşmanca ırkçı-etnisist söylemler barındırıyor.
Yaşanan linç girişimlerine bunların izdüşümleri olarak da bakmalı.
Tanıl Bora, Türkiyenin Linç Rejiminde, bahanesi ve meşrulaştırma
mekanizmaları hep hazır tutulan linç eylemlerinin analizini sunuyor. Nazi
Almanyası ile halimizi karşılaştırarak... Son yıllardaki linç girişimlerinin
inanılması zor dökümünü sunarak... Linç, en aşikâr medeniyet kaybıdır.
Linçin sıradanlaştığı, kolektif bir utanç yaratmadığı, infiâl uyandırmadığı
bir toplum, toplum olma vasfını yitirir sözlerinin altını çizerek...
Kitabın bu yeni baskısında, 6-7 Eylül olayları, popüler linç söylemi ve
Gezi eylemleri dönemindeki linçlerle ilgili ilave yazılar yer alıyor. |